SAHİP OLMAK – YAPMAK – OLMAK

Bilincin alt seviyelerinde önemli olan şey, insanların neye sahip olduğudur. Değerli olan sahip olduklarıdır. Onlara kendi değer imajlarını ve dünyadaki konumlarını veren şey, sahip oldukları şeylerdir. Sosyal grupları için önemlerini kanıtlayan belirli bir marka kıyafet giyerler ve belirli bir tarz araba kullanırlar. Yakın arkadaşları bile onlar için esasen statü sembolüdür, bu nedenle kendilerini başkalarına iyi gösterecek sevgiliyi kollarında isterler ve havalı kalabalıkla birlikte görülmeyi arzularlar. Sahip olmak, hayatta kalmak, rekabetçilik, sahiplenme ve çekişme ile eşdeğerdir. Yaklaşık 190 kalibrasyonda (bilinç seviyesi) buna grup/sürü sadakati de eklenir. Benim topluluğum, benim grubum, benim bölgem…

İnsanlar istedikleri her şeye sahip olabileceklerini, temel ihtiyaçlarının karşılanabileceğini, kendi ihtiyaçlarını ve kendilerine bağımlı olan diğerlerinin ihtiyaçlarını karşılayabileceklerini kendilerine kanıtladıktan sonra zihinleri ne yaptıklarıyla daha fazla ilgilenmeye başlar. Daha sonra bu kişiler farklı bir sosyal düzene geçer ve dünyada ne yaptıkları onların değer ve derecelendirmelerinin temeli haline gelir.

Kişinin toplumdaki konumu ve işlevi nedir? Kişinin adından sonra hangi dereceler gelmektedir? Kaç kurulda görev yapmaktadır? Bu insanlar başarıyı hayatta kalmakla ilişkilendirir ve bunu daha geniş bir onay ve saygınlıktan gelen güvenlik aracılığıyla yaparlar. Grup işbirliğini ortak hedeflere ulaşmak için yararlı olarak görürler. Örneğin; topluluk faaliyetleri yoluyla çıkarlarının hayatta kalması gibi.

İnsanlar sevecenlikte yükseldikçe yaptıkları işlerde kendilerini daha az ön plana çıkarır ve başkalarına hizmet etmeye daha fazla odaklanırlar. Bilinç yükseldikçe hem başkalarına sevgiyle hizmet ederler hem de bunun kendi ihtiyaçlarını da karşıladığını deneyimlerler. Bu kesinlikle fedakarlık anlamına gelmez. Hizmet etmek fedakarlık değildir. Hizmet, kişinin içsel bütünlüğünden ve neşesinden gelen bir paylaşımdır. Kişinin eylemleri kendiliğindendir ve etrafındaki yaşamı bu şekilde sever ve besler.

Bu noktada artık önemli olan kişinin dünyada ne yaptığı değil, ne olduğudur. İhtiyaç duyduğu şeye sahip olabileceğini, istekli olduğu takdirde neredeyse her şeyi elde edebileceğini kendisine kanıtlamıştır. Ve şimdi hem kendi içinde hem de başkaları için ne olduğu en önemli şey haline gelmiştir, ne yaptığı değil. İnsanlar onu sahip olduğu şeylerden, yaptığı işlerden ve toplumun etiketlerinden dolayı değil, ne olduğundan dolayı görmek isterler, arkadaşlığını ararlar. Sırf varlığının ve sevgisinin niteliği nedeniyle insanlar onun etrafında olmak isterler. O zaman kişinin sosyal tanımları da değişir. Birey artık şık bir dairesi ya da fiyakalı bir arabası olan bir kişi değildir. Falanca şirketin başkanı olarak ya da başka bir ünvanla etiketlenmez. Artık muhteşem bir insan, “mutlaka tanışmanız gereken” biri olarak tanımlanmaya başlar.

Bu oluş (olma) düzeyi anonim kendine yardım gruplarının tipik bir özelliğidir. Bu gruplarda kimse diğerlerinin dünyada ne yaptığıyla, neye sahip olduğuyla, hatta soyadlarıyla bile ilgilenmez. Bu insanlar sadece dürüstlük, açıklık, sevecenlik, yardım etmeye isteklilik, alçakgönüllülük, farkındalık gibi kişinin belirli içsel hedeflere ulaşıp ulaşmadığıyla ilgilenirler. Onlar sadece “olmanın” niteliğiyle ilgilenirler, yapmanın…

Dolayısıyla bilincin hayatta kalmaktan sevgiye doğru evrildiğini görmekteyiz. Kendi hayatta kalmamıza yönelik benmerkezci bir odaklanmadan başkalarının mutluluğunu ve desteğini de kapsayan daha geniş bir ilgi alanına geçeriz. Bu, kişinin hayatta kalması için en önemli kriter haline gelir ve kişi sonunda hayatta kalmasının herhangi bir nedene bağlı olduğu inancını aşar. Bu noktada kişi, yaşamın kendisine ait olur ve karşılığında hiçbir şeye ihtiyaç duymadan başkalarını özgürce sevmeye ve onlara vermeye başlar.

Dr. David R. Hawkins M.D., Ph.D.

Sevgiler,
Ayça Akın
aycaakin.com | mindform.com.tr

Dr. David R. Hawkins’in Bilinç Haritası ve Bilinç Kalibrasyonları için tıklayın