Güzel güzel anlatırsın, yanlış yaptığını söylersin, fark ettirmeye çalışırsın ama olmaz. Zorlamamak lazım. Susma taraftarı asla değilim, Çünkü kimse zihin okuyamaz. Anlatmanız gerek. “Ben anlatmaya çalıştım” demenin hafifliği ve huzuru yürek acılarını, kalp kırıklıklarını ortadan kaldırıyor. Geriye sadece karşındakinin farkedemeyişinin kendisine yaşattığı karanlığın içindeki yaşamda yaşadığını düşünmesine onun adına üzülmek kalıyor. Ben her insanın er geç fark edeceğini, sadece zamanının olduğunu düşünüyorum. Kendi ruhsal ve zihinsel özgürlüğüm için anlatmaya çalıştıktan sonra
“Ayça, burada bırak. Henüz zamanı gelmemiş” diyorum ve serbest bırakıyorum.
Çünkü biliyorum ki zamanı gelecek. Hayat bir şekilde belki acı deneyimlerle belki kaybedişlerle belki ağır bedellerle er ya da geç fark ettirecek. Eğer birilerinin söylediklerine, olana bitene açık yürekle, önyargısız bir zihinle bakmayı başarıp “Acaba haklı olabilir mi?” sorusunu bir kere sormayı başarabilirsek o kadar kayıpsız ve acısız fark edişler olacaktır.
Bugün, zamanında yüzüme karşı “seni çok kıskanıyorum” diyerek her türlü nahoş hareketleri sergileyen, davranışlarında ve sözlerinde ölçüsüz davrananların hatta arkadaşlığını dahi bitiren insanların bugün benim sahip olduklarıma sahip olduklarını görmek beni buruklaştırdığı gibi mutlu da ediyor.
Bir insanın yüzüne “seni çok kıskanıyorum” diyebilmek kendisinde olan eksikliklerin, değersizlik duygusunun dışa vurumundan başka bir şey değildir. Böyle insanlara benim tek bir cevabım oluyor;
“Kıskandığın için Allah sana vermiyor olabilir mi? Vazgeçmeyi dene, sana da kapılar açılacak ve sen de istediğin her şeye ulaşacaksın. İçinde beslediğin her kötü duygu sende olanı senden alır, kötü duygu beslemeyen kötü duygu beslediğin kişiye misli misli verir.”
Şayet siz karşınızdakinin bu duygusunu yargılamadan tebessüm ederek, olan şekliyle kabul etmeyi başarır ve onun için güzel dileklerde bulunabilirseniz kıskanılmak güzel şey aslında. Bilinenin aksine size zarar vermez, sizin yüreğiniz temizse karlı kişi siz olursunuz.
Sizin çevrenizi bilemem ama benim tanıdğım bu tür insanlar o an sözlerime kulak asmamış gibi görünsede belliki bir nebzede olsa yer etmiş. Bugün, benim zamanında yaptıklarımı onlar bugün yapıyor. Gerçekten mutluluk duyuyorum gördükçe.
Bazen dost sohbetlerinde yakınanlar oluyor. “Neden hep bekleyen ben oluyorum?” , “Neden hep anlayış gösteren benim?” gibi soruların ardı arkası kesilmiyor.
Bu dünyanın bir kuralı var; kim önce fark etme erdemine ulaşmışsa diğerine erdemli davranmak zorunda.
Bence bu yakınılacak değil aksine mutlu olunması gereken bir durum. Bu erdem herkes de yok çünkü.
Burukluğuma gelince, bazı şeyleri anlamak için ağır bedeller ödemeye gerek. Giden zaman oluyor, kaybedilen dostluklar, aşklar oluyor. Bazılarının ise telafisi olmuyor. Pişmanlıklar, keşkeler zihni ve ruhu boğmaya başlıyor. Elbette hiçbirimiz doğuştan farkındalıklarımızla ya da her şeyi bilerek doğmuyoruz. Ama öğrenmemeye karşı gösterilen direnç, yenemediğimiz ego savaşları, benmerkezcilik bizim kendi seçimimizdir ve kendi sorumluluğumuzdadır.
“Acaba haklı olabilir mi?” sorusunu sormaktan çekinmeyin, korkmayın. Belki de o sorunun cevabı sizin hayal ettiğiniz dünyaya açılan kapınızın anahtarı olacaktır.
Erken uyanan yol alır. Benim farkım hep bu oldu.
Sevgilerimle
Ayça Akın
www.aycaakin.com
www.facebook.com/aycaakinofficial
www.instagram.com/aycakn
www.twitter.com/aycakn