TOKSİK İNSANLA NÜTRİK İNSAN BERABER YÜRÜMEZ, YÜRÜYEMEZ!

Son zamanlarda şu iki kelimeyi çok sık duyar olduk; “Toksik İnsan” ve “Nütrik İnsan”

Bana göre bu iki tanımlamayı sıkça duyar olmamızın en önemli nedenlerinden biri artık insanların öğretilmişliklerinden sıyırılıp kendi aklını kullanmayı, kendisine iyi gelenle gelmeyeni ayırmayı, en önemlisi de seçim yapmayı öğrenmeye, “başkaları” kavramından sıyrılıp ruhsal ve zihinsel açıdan “ben” farkındalığının önemini anlamaya başlaması. Ama daha yeni başladı, farkındalıksal zihinsel boyut atlamanın geçiş dönemi de sancıları da oldukça uzun sürecek. Kimisi hızlıca “ben” olmanın, “ben” demenin gerçek anlamını anlayarak yaşamaya başladı kimisi de anlamak yerine “ben” olmayı egosunu daha da şişirmek için kullandı. İkincisi günümüzde çok fazla. Bu anlam karmaşasının içinde çıktı işte bu toksik insan ve nütrik insan tanımlamaları.

Kısaca ifade etmem gerekirse psikoloji ve iletişimde toksik kelimesi zehirleyen, nütrik kelimesi de besleyen anlamında kullanıyor.

Her ne kadar mutlu olmanın içsel ve bireysel bir durum olduğu anlatılsa da insan denilen varlığın ruh hali dışsal faktörlerden etkileniyor. Bu etkilenmeye bağlı olarak da bir süre bireysel kontrol de elden gidiyor çünkü hiçbir insan her saniye kontrollü ve farkındalıkla yaşayamaz, ama seçim yapıp sınırlarını çizerek kontrolü eline alıp farkındalıkla ve tatmin edici yaşayabilir.

Günümüzde toksik insanların sayısı oldukça fazla. Neredeyse elimizi sallasak toksik birine çarpıyor ve istesek de istemesek de biz de zehirleniyoruz. Zaten toksik insanların en belirgin özelliği bu; zehirlemek!  

İnsanlar, “beklentisiz seviyorum”, “fedakarlık”, “çok aşığım”, “ben affedici biriyim”, “ben iyi insanım”, “benim kalbim pamuk”, “ben meleğim” vb. bir takım öğretilmiş kabul kalıpları altında kendilerine iyi gelen gelmeyen her şeye, herkese sorgusuz “evet” diyor. Sonra da isyanlar, suçlamalar başlıyor;

Nankör”

“Onca fedakarlığımın karşılığı bu muydu?”

“Hak etmedim bunu”

“İnsanlar kötü, o kötü, bencil…İnsanlık bitmiş”

Toksik insanların bu denli arttma sebebi bizim sınır çizemeyişimiz, susmalarımız, sorgusuz kabullerimiz. Onların sularında yüzüşlerimiz!

Meydanı boş bulan toksik insan istediği gibi cirit atıyor!

Peki, toksik insanlara “hayır” diyemeyişlerimizle bizler onlara bu kadar prim yaptırırken nütrik insanları neden görmüyor, değerlerini bilmiyor, onların değerlerini arttırmıyor, onları yüceltmiyor, bu değerleri hayatımıza katmıyor, onlara sarılmıyoruz?

Çünkü o kadar sorgusuz “evet” deyip hayatımıza katmışız ki toksikleri, nütrik biri ile karşılaştığımızda sıra dışı bir şeyle karşılaşmışız gibi hissediyor, ne yapacağımızı bilmiyoruz.

Sevginin ne olduğunu bilmeyen sevgi veremez misali nütrik insanlarla karşılaşmamış insanlar da onlarla karşılaştığında nasıl davranacağını bilemiyor bu yüzden de onları fark etmiyor, değer bilemiyor. Kendi toksikliğiyle, zehirlenmişliğiyle onları hem kendi hayatlarından onları da hayattan var oluşsal olarak yok ediyor. Kısır döngü işte tam da burada başlıyor!

KONTROL SENDE! FARK ET VE SEÇİMİNİ YAP!

Peki, nasıl tanırız bu Toksik ve Nütrik insanları?

Toksik İnsanlar;

  • Öz güveninizi sarsarlar. Motive etmek yerine demoralize ederler. Bunun adına da “gerçekçi olmak” ya da “dürüstlük” derler. Bunu da size lütuf gibi sunarlar hatta size sinir krizi geçirtecek, sizi ağlatabilecek kadar sert bir dille de yapabilirler; “sana benden başka bu kadar dürüst olan yoktur” – Alt mesajı “herkes seni kandırıyor, ben hariç” (sözde)
  • Sizi dinlemezler. Hayallerinizi dinlemezler. Başarılarınızı, mutluluklarınızı dinlemezler. Tepkisiz kalırlar. Ama mutsuz, dipte olduğunuz zamanlarda “vah bebeğim” maskesini takıp sizinle ağlıyormuş gibi yaparlar.
  • Duygusal olarak sizi kullanmaktan çekinmezler. Sürekli kendi sorunlarını, duygu durumlarını anlatırlar. Sizi yara bandı yaparlar. Yaraları iyileştiğinde değil, iyileşmeye başladığı andan itibaren ortadan kaybolurlar.
  • Jestlerinizi, hediyelerinizi, sürprizlerinizi, iltifatlarınızı, takdirlerinizi, teşekkürlerinizi kabul ederler ama sizin için yapmazlar.
  • Mutsuzlardır, güvensizlerdir, korkaktırlar da ama kibirlidirler de. Bunu istemsizce dışa yansıtırlar aslında. Kurdukları cümleler ya soruna odaklı şikayet cümleleridir ya da anlam, odak bütünlüğünden uzak duygusuz, söylenmiş olmak için söylenen cümlelerdir.
  • Sizi incitmekten ve size saygısızlık yapmaktan çekinmezler. Telefonlarını açmazlar, mesajlara dönmezler ya da kendileri istediği zaman dönerler. Bunun bir çok adı – kılıfı – vardır ama meşhuru; kendisiyle kalmak! Yönetendirler. Çok değil, bir tık zorlarsanız alaycı ya da öfkeli cevaplar verirler. Bu yüzden kaba oldukları da söylenebilir. Sizi incitmekten ve size saygısızlık yapmaktan çekinmedikleri gibi  sizi alıngan, kırılgan, aşırı duygusal, detaycı, düşüncesiz, vb. olmakla suçlarlar.

  • İnsanlardan onları anlamalarını, onlara anlayış göstermelerini beklerler. İnsanlar onlara kırılmayacak, insanlar onları anlayacak…Merkezlerinde ve buna bağlı olarak kurdukları cümlelerde hep kendileri vardır.
  • Sürekli inkar vardır, bireysel kabulleri yoktur. Konuşarak bir şeyleri halledemezsiniz çünkü konuşmayı çeşitli yollarla reddederler. Yoğundurlar, önem verdikleri birilerine bir şeyler olmuştur, işte ciddi sorunlar çıkmıştır hatta şehir dışındadırlar. Hayat mücadeleleri çok telaşeleri hep vardır.
  • Ola ki konuşma şansını buldunuz sizi anlamak için değil, suçlamak için dinlerler ve siz bir anda özür dileyen taraf haline gelmiş halde bulursunuz kendinizi.
  • Her şeyi önce sizden beklerler. Önce sen bir adım at sonra ben atarım…ama o adım(lar) hiçbir zaman gelmez.
  • Bir gün yoğun şekilde ararlar, sorarlar, kalpli emojiler havada uçuşur, yanınızda olurlar ertesi gün yok olurlar. İhtiyacınız olduğunda müsait değillerdir.
  • Söz verirler ama sözün yerine getirilme zamanı geldiğinde bir şeyleri çıkar. Bunu laf kalabalığı yapıp kendilerini haklı çıkarmaya çalışarak anlatırlar.
  • Kolay ve sıkça alınıp, kapris yaparlar. Öfkeyle, sizi aşağılayarak kendilerini ifade ederler ya da ceza yöntemleri vardır. Ulaşılamamazlık!
  • Ne zaman ne yapacaklarını, nasıl davranacaklarını tahmin etmek çok zordur. Aptal ederler, psikolojinizi bozarlar.
  • Sizi desteklemek yerine size fetva verirler. Adına da “akıl vermek, yol göstermek, sizi düşünmek” derler.

  • Size gerçekten zaman ayırmak yerine sizi aradan çıkartırlar. “Bir programım var, istersen öncesinde…” Tanıdık geldi mi bu cümle size? Buna tepki gösterdiğinizde ise onlar sizin için zaman yaratan siz ise bunu anlayamayan, kıymet bilmeyensinizdir.

Nütrik İnsanlar;

  • Gerçeklerdir. Hatalarınızı söylerler ama bunu sizi kırmak amaçlı değil, farkındalığınızı arttırmak amacıyla düzgün dille yaparlar. Samimiyetlerini hissettirirler. Hata da yapsanız desteklemeseler bile yanınızda olacaklarının güvenini verirler.
  • Mutluluklarınızı, başarılarınızı paylaşır hatta büyütürler. – Bunu kutlamalıyız!
  • Ne zaman ne yapacaklarını, nasıl davranacaklarını tahmin etmek de zorluk çekmezsiniz. Nettirler. Kimseyi “Acaba?”larda bırakmazlar. İletişimleri berraktır.
  • İhtiyacınız olduğunda o an olamasa bile mutlaka sizin için zaman yaratırlar ve siz bunu bilirsiniz, sizi dinlerler.
  • Size gerçekten zaman ayırırlar. Aradan çıkartmak adına bir şeylerin, önüne, arkasına, arasına sıkıştırmazlar. “Bir programım var, istersen öncesinde…”
  • İletişimsizlik yerine açıklama yapmayı tercih ederler. Hesap vermekle saygıdan doğan açıklama yapmanın ayrımını iyi bilirler. Güven verirler. Telefonlara bakmamak, mesajlara cevap vermemek, alaycı, aşağılayıcı cevaplar gibi saygısızca davranışlar sergilemezler çünkü saygının ve sadakatin anlamını bilir, ilişkinin başta iletişimsel sorumluluğunu alırlar.
  • Sizinle aynı fikirde olmadıklarında bunu sizin düşüncelerinizi küçümsemeden belirtirler.
  • Bahaneleri, imaları yoktur. Gerçek ve olanı paylaşırlar.
  • Duygularınızı yok saymazlar. Empati yaparlar. Sizin gözünüzden de bakmayı denerler.
  • Duygusal olarak güçlü oldukları için kolay kolay alınmaz, kapris yapmazlar. Ulaşılmazı oynamazlar. Ulaşılmaz olmayı ceza yöntemi olarak kullanmazlar. Ceza vermek gibi bir anlayışları yoktur. Kızdıklarında, incindindiklerinde, üzüldüklerinde duygularını, kendilerini size konuşarak ifade ederler. Saklamaz, saklanmaz, kaçmazlar!
  • Mutlu etmek, aramak, sormak, buluşmak, vb. için sebep aramazlar. İçlerinden gelmesi, akıllarına düşmeniz yeterlidir.
  • Konuşarak iletişim kurarlar, susarak değil. Cümleleri kendilerine ait kendi akıllarıyla kurulmuş cümlelerdir. Başkalarının aklıyla edinilmiş değil. Gözünüzün içine, yüzünüze bakarak dinlerler. O an odakları sizsinizdir.

İlişkiler denge üzerine kurulursa sağlıklı yürür ve tatmin edici olurlar. İlişkilerde mutlu olmak dengeye bağlıdır. Evet, nütrik insanların sayıları günümüzde çok az ama yok değiller. Nütrik insan bulduğunuzda siz de onlara karşı toksikleşmeyin ki onlar da size yol arkadaşlığı yapabilsinler.

Tam da bu noktada kendine sor ve dürüstçe cevapla; “Ben toksik biri miyim, nütrik mi?”

Cevabı bulmak zorundasın! Çünkü toksik insanla nütrik insanın beraber yürümesi mümkün değildir. Yürümez, yürüyemezler! Yollar er ya da geç ayrılacak, yola yalnız başına devam edecek olansa toksik olan olacaktır. Çünkü nütrik insan “ben” olmanın gerçek anlamına ve farkındalığına çoktan varmış, yola “o” olarak onunla değil, kendisiyle “ben”olarak devam etme cesareti ve özgürlüğünü çoktan kazanmıştır.

Seçim sizin!

Kiminle gezdiğinize, kiminle arkadaşlık ettiğinize, kiminle sevgili olduğunuza, kiminle seks yaptığınıza, hayatınıza kimleri aldığınıza, kiminle konuşup, vakit geçirdiğinize – whatsapp’ta bile – insanların size ne katıp sizden ne götürdüklerine çok dikkat edin.

 “Bülbül güle, karga çöplüğe götürür” demiş Mevlana.

İnsanlar kötü” diye şikayet etmeyi bırakıp “iyi insanlar”ın (nütrik – sizi büyüten, destekleyen, geliştiren, besleyen, size iyi gelen) değerlerini bilip onlara sarıldığımızda, ilişkiler de dünya da o zaman değişecek, o zaman hepimiz beraberce çöplük yerine güle gideceğiz.

Sevgiler,
Instagram : aycakn
Twitter : aycakn