Hayat bir nehir gibi akıyor. Günler birbirini kovalarken çoğu zaman durup düşünmeye fırsat bulamıyoruz belki de düşünmek istemiyoruz. Ta ki bir hastalık gelip bedenimize dokunana, ölümün soğuk nefesi bize veya sevdiğimiz bir yakınımıza değene kadar. O an geldiğinde sormaya başladığımız soruların anlamı kalmamış oluyor.
Ölüm kapıyı çalmadan önce gerçekten yaşayıp yaşamadığını fark edebilecek misin? Yoksa “keşke” diyerek mi gözlerini sonsuzluğa kapatacaksın?
Yaşarken kendine sorman gereken, seni içsel bir yolculuğa çıkaracak 20 soru:
- Gerçekten insan olabildim mi?
Sadece biyolojik olarak mı varım yoksa ruhum, vicdanım, değerlerimle insan olmayı başarabildim mi? - Sevebildim mi?
Sevmenin almaktan çok vermek, paylaşmak olduğunu anlayabildim mi? Birini, bir şeyi, hayatı, kendimi gerçekten sevebildim mi? - Merhametli davranabildim mi?
Başkalarının acısını yüreğimde hissedebildim mi? Bir sokak kedisine, düşmüş bir insana, kırılmış bir kalbe merhamet gösterebildim mi? - Başkalarına iyi gelebilen biri miyim?
Sözlerim, davranışlarım bir başkasının gününü güzelleştirdi mi? Birini bir anlığına da olsa mutlu edebildim mi? - Kendimi olduğum gibi kabul edebildim mi?
Kusurlarımı, hatalarımı, eksikliklerimi görebildim mi? Kendimi acımasızca eleştirmek yerine kendime şefkatle yaklaşabildim mi? - Güçlü müydüm yoksa katı mı?
Zorluklar karşısında dik durabildim mi? Yoksa güçlü olmak adına kalbimi taşlaştırıp, merhametimi kaybedip, kendimin ve başkalarının kalbini, hislerini görmezden mi geldim? - Gerçekten yaşadım mı?
Öğretilmişliklerin içinde kaybolmadan, anın tadını çıkararak, korkularımı aşarak gerçekten yaşayabildim mi? - Özür dileyebildim mi?
Hatalarımı kabullenip, egomu bir kenara koyarak içtenlikle özür dileyebildim mi? - Sürekli suçladım mı?
Hep birilerini, bir şeyleri suçlayarak mı yaşadım? Hayatı kendimi ve başkalarını yargılayarak mı geçirdim? Yoksa payıma düşen sorumluluğu üzerime alarak değişim için bir adım atabildim mi? - Dünü dünde bırakabildim mi?
Birine, olana karşı öfke duyduğumda bunu sürekli besledim mi, kinle mi taşıdım yoksa zamanla bırakmayı öğrenebildim mi? Kin ve öfkeyi sırtımda taşımak yerine, bu yüklerden kurtulup özgürleşmeyi öğrenebildim mi? - Öfkemle yüzleşebildim mi?
Öfkemle nasıl başa çıktım? Duygularımın esiri olup onları kontrolsüzce dışa mı vurdum yoksa öfkemin ardındaki acıyı, korkuyu anlayarak onu daha sağlıklı bir şekilde ifade etmeyi başarabildim mi? Öfkem kalbimi karartıp, çevremi yıktı mı yoksa beni olgunlaştırarak daha anlayışlı bir insan haline mi getirdi? - İçsel dengemi bulabildim mi?
Kaotik düşüncelerimin, duygularımın içinde ne kadar düzen kurabildim? Kendimi anlamak, içsel çatışmalarımı çözmek için ne kadar çaba gösterdim? Dış dünya her ne kadar karmaşık olsa da içimdeki huzuru bulabildim mi? - Hayatımdaki insanları gerçekten dinledim mi?
Karşımdakini anlamak için mi dinledim yoksa cevap vermek için mi? İnsanların hislerini, kelimelerinin ötesinde duyabildim mi? - Korkularımı yenmek için adım attım mı?
Konfor alanımdan çıkıp, içimdeki endişelere rağmen bir şeyleri denedim mi? Yoksa hep aynı yerde saydım mı? - Değişimi kabullendim mi?
Değişimden korkarak mı yaşadım yoksa gelişim için fırsatları kucaklayıp, kendimi dönüştürebildim mi? Öğretilmişliklerimden özgürleşmeye, dönüşmeye, yenilenmeye ne kadar açık oldum? - Nasıl iletişim kurdum?
Karşımdakini gerçekten anladım mı yoksa sadece kendimi mi ifade etmeye çalıştım? Duygularımı, düşüncelerimi açıkça ve dürüstçe aktarabildim mi yoksa susarak, pasif agresif davranarak anlaşılmayı mı bekledim? İletişimde empati kurabildim mi yoksa sadece savunmacı davranıp, kendi bakış açımı mı dayattım? - Hayallerimin peşinden gittim mi?
Başkalarının beklentileriyle mi yaşadım yoksa içimde yanan o ışığı takip edebildim mi? - Gerçekten mutlu muyum?
Sahip olduklarımla yetinmeyi, anın içinde huzur bulmayı başarabildim mi? - Adım hatırlanacak mı yoksa nefretle mi anılacak?
Bir gün bu dünyadan göçüp gittiğimde arkamda ne bırakacağım? İnsanlar beni gözleri dolarak, sevgiyle mi anacak, nefretle mi? İyi biri miydim, kötü biri mi? İçimdeki karanlık tarafı ne kadar dönüştürebildim yoksa sadece çıkarlarımı mı kolladım? İnsanlık sınavının ne kadarını geçtim? - Şu an ciddi bir hastalıkla mücadele ediyor ve az zamanım kalmış olsaydı pişmanlıklarım olur muydu?
Cevabım “evet” ise neyi değiştirmem, ne için adım atmam gerektiğini fark edebiliyor muyum?
Bu soruların her biri içimize tuttuğumuz bir aynadır. Cevaplarımız bizi rahatsız edebilir, sorgulamaya hatta kaçmaya itebilir. Hayatında bıraktığın izleri düşün. İnsanları kırıp geçtiğin, pişmanlıklarla dolu anlar mı geride kalacak yoksa birilerinin dualarında mı yer bulacaksın? Ölüm herkesin kapısını çalacak geride kalanların hissettikleri senin gerçek mirasın olacak.
Asıl yolculuk buradan başlar; ölüm kapıyı çalmadan önce kendinle buluşmaya cesaret edebilir misin? Ölmeden önce uyanabilir misin?
Sevgiler,
Ayça Akın
aycaakin.com | mindform.com.tr