İnsan ilişkilerinde farkına varmadan ya da farkında olarak sıkça yapılan hatalardan biri kimi insanların daha güçlü, daha dayanıklı olduğuna inanarak onlara karşı daha sert, daha duyarsız davranmak. “Sen kaldırabiliyorsun, o kaldıramıyor” cümlesi tam da bu yaklaşımı özetler.
Peki, gerçekten öyle mi?
Bir insan dayanıklı diye onu incitmek, yok saymak ya da zorbalık yapmak kabul edilebilir mi?
Geçenlerde bir dostumla sohbet ederken tam da bu duruma dair bir örnek dinledim. Birinci derece yakını ayrı olduğu eşine son derece hassas davranırken, ona karşı ilgisiz ve zaman zaman incitici olabiliyormuş. Arkadaşım bu durumu fark edip; “Ona bu kadar hassas davranırken bana neden böyle sert, ilgisiz ve kırıcı davranıyorsun?” diye sorduğunda aldığı cevap düşündürücüydü: “Sen kaldırabiliyorsun, o kaldıramıyor.”
Burada büyük bir sorun var!
Birileri dayanıklı diye onları yok saymak, üzmek, kırmak hatta bazen zorbalık etmek doğru mu? Onların da bir sınırı, bir duygusu yok mu?
Dayanıklı Olmanın Bedeli
Bazı insanlar dış dünyaya karşı daha soğukkanlı, daha dirençli görünebilir. Yaşanmışlıkları onları bu duruşa, yapıya sokabilir. Onlara bir sıkıntı anlattığınızda gözyaşı dökmek yerine çözüm sunarlar. Sizi sakinleştirir, zor anınızda en çok ihtiyaç duyduğunuz desteği verirler. Ama gün gelir onların da içi dolar. Ve ne zaman hisslerini paylaşsalar (üzüntülerini, kırgınlıklarını, öfkelerini vb.) genellikle şu cümlelerle karşılaşırlar:
- “Sen güçlüsün, senin başa çıkabileceğini biliyorum.”
- “Senin her şeyin üstesinden gelebileceğini düşünüyorum.”
- “Senin için bu mesele değil.”
Oysa ki, bir insanın dayanıklı olması onun duygularının yok olduğu anlamına gelmez. Aksine, belki de en çok o insanın yanında duracak birine ihtiyacı vardır. Ama insanlar genellikle dayanıklı olana değil, en hassas görünen kişiye daha çok ilgi gösterir. En dayanıklı olanı ise yalnız bırakır.
Duyarsızlığın, Yok Saymanın ve Zorbalığın Psikolojisi
Dayanıklı olana duyarsız yaklaşmanın ve bazen zorbalık yapmanın altında yatan psikolojik faktörler şunlardır:
1. Rahatlık Alanı ve Önceliklendirme:İnsanlar en az risk taşıyan yolu seçmeye eğilimlidir. Eğer birinin güçlü olduğunu düşünüyorlarsa ona karşı hassasiyet göstermemenin daha güvenli olduğunu varsayarlar. Çünkü “o zaten başa çıkabilir” düşüncesiyle hareket ederler.
2. Denge Arayışı:Kırılgan olan kişiye daha fazla hassasiyet göstermek bazı insanlara kendilerini daha vicdanlı ve iyi hissettirir. Hassas birine kötü davranmanın sonuçları daha büyük olabilir bu yüzden onlara özenli davranırken, güçlü olana karşı daha umursamaz olabilirler.
3. Güçlü Olana Karşı Bilinçsiz Beklenti:İnsanlar güçlü görünen kişilerin zaten daha az desteğe ihtiyacı olduğunu varsayar. Onlara karşı ilgisiz ya da kırıcı olmanın büyük bir etkisi olmayacağını düşünürler. “O zaten tamir edebilir” inancı duyarsız davranışları meşrulaştırır.
4. Manipülatif Algı:Bazı insanlar daha kırılgan ve hassas kişilerin tepkilerinden çekinirken, dayanıklı olan kişinin kendilerini anlamasını ve alttan almasını bekler. Hassas kişiyi üzmekten kaçınırken, dayanıklı olanın bunu tolere edeceğini düşünerek ona karşı daha umarsız olabilirler.
5. Güç Gösterme ve Zorbalık Eğilimi: Bazı kişiler güçlü gördükleri insanlara karşı üstünlük kurmaya çalışırlar. Karşılarındaki kişinin “dirençli” olduğunu düşündükleri için ona karşı daha acımasız olabilirler. Bu, zamanla zorbalığa dönüşebilir ve dayanıklı görünen kişi sürekli bir mücadele içinde bırakılabilir.
6. Bastırılmış Duyguların Dışa Vurumu:Bazı insanlar kendi içlerinde bastırdıkları öfke, hayal kırıklığı veya kırgınlıkları güçlü gördükleri kişilere yönlendirme eğiliminde olabilirler. Çocukluk döneminde veya geçmiş ilişkilerinde yaşadıkları duygusal baskılar, farkında olmadan başkalarına karşı duyarsızlık veya zorbalık şeklinde ortaya çıkabilir. Bu kişiler zayıf veya hassas gördükleri insanlara karşı dikkatli ve nazik olurken, güçlü olarak tanımladıkları kişilere bilinçsizce daha sert davranabilirler. Güçlü, dayanıklı olanla güç mücadelesine girebilirler.
Dirençli Görünenin de Üzerine Düşenler Var
Bir de madalyonun diğer yüzü var. Dirençli görünen insanlar çevrelerinden gördükleri bu muameleye karşı sessiz kaldıkça bu durumu normalleştiriyor olabilirler. İnsanlara “Ben güçlüyüm, bana bir şey olmaz” mesajını verdikçe onların gözünde gerçekten de her şeyi kaldırabilen, hiçbir şeye kırılmayan bir figüre dönüşebilirler. Bu yüzden güçlü görünen insanların da zaman zaman kendilerini ifade etmeleri, ihtiyaçlarını dile getirmeleri gerekir. Kimse her zaman güçlü olmak zorunda değildir. Eğer insanlar sizi hep “dayanıklı” olarak tanımlıyorsa belki de onlara ara sıra yükünüzü paylaşmaları gerektiğini göstermek faydalı olabilir.
Peki ya duyanları, görenleri yoksa? Söyledikleriniz karşı tarafa geçmiyorsa? İnsanlar fark etmiyor ya da görmek istemiyorlarsa? O zaman ne yapmalı?
İşte bu noktada adece ifade etmek değil gerektiğinde mesafe koymak, sınır çizmek ve gerçekten anlayan insanlarla yol almak önemli hale geliyor. Çünkü güçlü görünmek herkesin yükünü sırtlanmak zorunda olduğunuz anlamına gelmez.
Örnekler Hayatın İçinden
İş yerinde her sıkıntıyı çözebilen, herkesin arkasını toparlayan birini düşünelim. Onun hiç şikâyet etmemesi, her durumda çözüm üretmesi zamanla onun için bir lanete dönüşebilir. Çünkü herkes ona güvenip, yük bindirir ama kimse ona destek olmayı düşünmez.
Bir başka örnek, aile içinde… Fedakâr olan, herkesin dertlerini dinleyen, sıkıntıları çözmek için kendini harcayan kişi gün gelir, “sen nasılsın?” diye soran kimseyi bulamaz. Çünkü o hep bir şekilde idare etmiştir ya, yine edecektir!
Dostluklarda da bu durum aynıdır. Her zaman anlayış gösteren, her kavgada ilk geri adımı atan, alttan alan kişi bir süre sonra sanki duyguları önemsizmiş gibi bir muamele görür. Ona kötü davranıldığında kimse “bu çok ağır oldu” demez, çünkü “O KALDIRABİLİYOR!”
Farkında Olmak Değişim Yaratır
Güçlü görünen insanların da incinebilir olduğunu, dayanıklı olmalarının onların duygusuz ya da sınırsız olmadığı gerçeğini hatırlamak gerekir. Şunu bilmeliyiz:
- Bir insanın gülüyor olması incinmediği anlamına gelmez.
- Bir insanın çözüm üretmesi yorulmadığı anlamına gelmez.
- Bir insanın sabretmesi haksızlığa alıştığı anlamına gelmez.
Hayat, sadece en kırılgan olana değil herkese adil davranmayı gerektirir. Birinin güçlü olması ona her yükü bindirme hakkını vermez kimseye. Bazen en dayanıklı görünenin bile bir omuza ihtiyacı olur.
Etrafımızdaki güçlü görünen dostlarımızı, ailemizi, sevdiklerimizi bir kez daha düşünelim. Onlara gerçekten nasıl davrandığımızı sorgulayalım. Belki de en az ilgi gösterdiğimiz kişi en çok desteğe ihtiyacı olan kişidir.
Sevgiler,
Ayça Akın
aycaakin.com | mindform.com.tr