EŞİTLİĞİ SAVUNMANIN YOLU BU MUDUR?

İnsan hakları, eşitlik vb. tamamda bazı şeylerin dozu kaçınca insan sorgulamadan edemiyor. Son zamanlarda insanlarda ortaya çıkan kontrolsüz özgüven midemi bulandırmaya başladı. Ben ki, engelli olsun eşcinsel olsun vs. ne olduğu, nasıl olduğu hiç önemli değil, yeryüzünde var olmuş her varlığın sonsuz özgürlüğünden yana biriyim ama benim bile bazen aklım durabiliyor.

Geçtiğimiz günlerde bir travesti dostumuzun bir videosuna rastladım sosyal medya’da. Dostumuz isyan ediyor. İtiraf etmeliyim ki videoyu yaşadıkları üzücü sıkıntıları dile getirmiştir diye düşünerek açtım, yanıldım ve bir o kadarda şaşırdım, şaşkınlığım takdire dönüştü.

Bir travesti eleştiri yapıyordu. “Kendinize gelin, ağızınızdan küfürden başka bir şey çıkmıyor” diyordu.

Yine canlı video yayını yapabilen bir app’ta, eşcinsel dostumuza bir soru yöneltiliyor;

“Geçtiğimiz aylarda düzenlenen LGBT yürüyüşüne katıldınız mı?”

Eşcinsel dostumuz cevaplıyor; “hayır, katılmadım çünkü o tür yürüyüşlerde amaç sapıyor”

Şimdi size, “travesti, eşcinsel vb.” dediğimde aklınıza nasıl bir profil geliyor diye sorsam bir çok kişiden benzer cevaplar alırım diye düşünüyorum.

Sürekli küfür eden, dikkat çekici kıyafet ve makyajları olan, sürekli birileriyle yatan vb. önyargılı yaklaştığımız bir profil çizilecektir.

Peki neden?

Hep söylerim, karşımızdaki kişinin davranışlarını kendimizi nasıl ortaya koyduğumuz belirler.

Mesleğim gereği her türlü insanla muhatap oluyorum, muhabbet ediyorum. Bunların arasında her kesimden insan var. Kürdü, alevisi, engellisi, lezbiyen’i, gay’i…

Onca yıldır muhabbetim olan bazı insanların lezbiyen – eşcinsel olduğunu yıllar sonra öğrendim.

Çünkü bu farklılıklarını gözler önünde yaşamadıkları gibi sergileme ihtiyacıda duymadılar ki yıllar sonra öğrendim.

Ama bazı insanların farklılığını tanıştığım o dakika…

Hakları savunmak başkadır, farklılığı bağıra bağıra, diğer insanların edep, ahlak sınırlarına saygı göstermeden sergilemek çok başkadır.

Hak denilen şey varsa herkesin var.

Özgürlük, özgüven, hak savunuculuğu adı altında gözler önünde en mahrem anların fotoğraflarını paylaşmak, sırf bir şeyleri ispatlamak adına sokak ortasında orgazm boyutuna gelmek, küfürü günlük konuşma dili yapmak ne kadar doğru?

Eşitliği savunma yolu bu mudur?

Eşitliği savunma yolu küfür etmek midir?

Eşitliği savunma yolu en mahrem anları sosyal medya’da paylaşmak mıdır?

Eşitliği savunma yolu sokak ortasında orgazm boyutuna gelecek kadar çoluğun çocuğun önünde sevişmek midir?

Şimdi söyleceğim her İNSAN için geçerli.

Şayet, sokak ortasında sevişip orgazm boyutuna gelmek özgürlük hakkıysa, bu boyutta bir duruma şahit olmamayı, çocuğumun bilinçaltını küçücük yaşta “sokak ortasında sevişilir” ile kodlamayı istememekte benim hakkım değil midir?

Eğer küfür etmek bir hak ise, tercih ise küfürü günlük konuşma dili yapmış bir insanla muhatap olmamayı seçmekte benim hakkım – tercihim değil midir?

Şayet tüm bu ve buna benzer durumlar özgürlük veya özgüven olarak tanımlanıyorsa, “edep, ahlak, terbiye gibi manevi değerler nerede kaldı?” diye sorgulamakta benim hakkım değil midir?

Şimdi bana şöyle bir tepki gelebilir;

“Şayet farklılıkları olan kişiler eşit olabilseydi böyle olmazlardı, onları bu tarza getiren yaşadıkları, dışlanmaları vs.”

Biraz da tersini düşünsek mi acaba?

Ne demiştim;

Karşımızdaki kişinin davranışlarını kendimizi nasıl ortaya koyduğumuz belirler.

Değişim istiyorsak değişime önce kendimizden başlamalı!

Sevgilerimle
Ayça Akın
www.aycaakin.com
(Yazının özel izin alınmadan kullanılması yasaktır)