BİLİNMEYEN VAR OLAMAZ.

Bilmediğiniz bir şeye karşı düşünce, duygu besleyemez, büyütemezsiniz. Bilinmeyen var olamaz. “Hastalık” diye bir kelime bilmeseydi zihinlerimiz, zihinlerimize hiç girmeseydi bu kelime belki de hastalıklar olmayacaktı. Belki de sadece “biyolojik saatten” ölecektik. Olamaz mı?

Size Galapagos Adalarında, “Aguspotigo” diye bir meyve var desem, bu meyveyi sadece ben görmüş olsam – uydurmuş da olabilirim – hiçbir yerde bilgi olmasa bu meyve hakkında zihninizde de en ufak bir veri olmaz bu meyveye dair. Bilinmeyen var olamaz. Ancak size rengi mor, tadı hafif ekşimsi, dokusu sünger gibi yumuşak, kare şeklinde desem…Meyveye dair bir bilgiyi zihninize sokmuş olurum. O artık zihninizde size “meyve” dediğim için size anlattığım şekilde bir meyvedir. Ama gerçek ama değil. Benim size verdiğim verilerle zihninizde bir şey – meyve dediğim için meyve – var ettiniz artık onu hem imge olarak hem de tanım olarak tutarsınız zihninizde. Belki de büyütürsünüz, ama artık yok edemezsiniz.

Şimdi hayatın her dinamiğinde her sektörde bize öğretilenleri düşünün. Taa ilk insandan günümüze kadar…Hangileri GERÇEK inancımız hangileri ÖĞRETİLMİŞ sizce? Her şey öğretilmiş. Uyanış…zihinsel ve ruhsal özgürlüğün tek yolu. En kıymetli varoluş anahtarı.

Sevgiler,