NERDESİN AŞKIM?

Her ne kadar “her ilişkinin dinamiği farklıdır” desekte aslında bir çok ilişki birbirinin aynısı.

Bir grup çift aynı ortamda bulunuyor ve çiftlerin her biri birbirine “aşkım” diye hitap ediyor. Hitaplar bile aynı.

Taraflardan biri, 24 saat aramazsa, mesajlara uzun bir süre dönmezse “acaba ne haltlar karıştırıyor” diye başlayan ve “neden” sorularıyla devam eden hesap sormalar, hesaplaşmalar aynı…

Birbirlerinin kişisel alanlarına müdahale etmenin, sosyal medya, telefon, mail vb şifrelerinin bilinmesinin güven ya da sahiplenme olarak adlandırılması aynı…

7/24 ne yaptığını bilmenin, atılan her adımın rapor edilmesinin aklınızca altan alta verdiğinizi düşündüğünüz “benden habersiz adım atamazsın” mesajıyla aldatılmanın önüne geçebilme tedbirleri aynı…

Bunun adı “ilişki” diye karşı tarafın özgürlüğünü “sahiplenme” ya da “bütün” olma adı altında kısıtlamak ve bunun adı “ilişki” diye sürekli birlikte zaman geçirme dayatmaları aynı…

Hiç bitmesin” diyerek sonuç odaklı hareket edip süreci mahvetmek aynı…

Tartışmaların ardından sırf diğerine karşı otoriteyi kaybetmemek için egosal davranıp telefonları açmamak, mesajlara cevap vermemek, engellemek kısaca burun sürttürmek aynı…

Umrumda değil, ilk o yazsın” demek aynı…

Bak, onun sevgilisi – eşi doğum gününde şunu yapmış” demek aynı…

Bir çok insan, bir çok çift bunları yapıyor ve adına “sevgi, aşk, ilişki” diyor.

AL YAZMALIM filminde “sevgi neydi” diye sorulur.

Sahi, sevgi neydi?

Sadece “seni seviyorum” cümlesini duymak mıydı yoksa kendi tir tir titrerken ayazın ortasında ceketini çıkarıp sana vermesi miydi?

Sahi, sevgi neydi?

Aşkım” kelimesini tekrar edip durmak mıydı yoksa “varlığın için, bana kattıkların için teşekkür ederim” demek miydi?

Sahi, sevgi neydi?

Sadece doğum günün diye, sırf sen arkadaşlarına gösteriş yapacaksın diye adresine gönderdiği bir buket çicek miydi yoksa tabakta kalan son lokmayı ısrarcı edayla “bunu bitireceksin” deyip sana bırakması mıydı?

Sahi, sevgi neydi?

Onun senin beklentilerin doğrultusunda davranmasını bekleyerek, “beni, benim istediğim gibi seversen seni çok severim” demek miydi yoksa her şeyiyle ona kendisi olma hakkını vererek kendi dilinde sevmesine izin vermek miydi?

Sahi, sevgi neydi?

Sana sevgisini satın aldığı şeylerle mı sunmasıydı yoksa uyurken susarsın diye başucuna bir bardak su koyması mıydı?

Sahi, sevgi neydi?

Karşısına full makyajla çıkıp o yattıktan sonra ya da yanından ayrıldıktan sonra silmek miydi yoksa en doğal hatta çekilmez hallerinle senle olması mıydı?

Üzgünüm ama bütün ilişkilerin temeli “bana ait olduğun, benim istediğim gibi davrandığın sürece seni seviyorum” düşüncesine dayanıyor. Ne kadarınız kendinizle yüzleşme cesaretini gösterirseniz bilemiyorum ama artık kalıplaşmış sevgilerden ve ilişkilerden kurtulmanın vakti geldi de geçiyor.

Bir çok kişi ilişkilerinde mutsuz, şikayetçi…

İnsan sevdiği zaman özgür olmalı, özgür bırakmalı…

DEĞİLSİNİZ!

Gerçek sevgi itaat etmez, ettirmez…

ETTİRMEYE ÇALIŞIYORSUNUZ!

Gerçek sevgi karşılaştırma yapmaz…

KARŞILAŞTIRIYORSUNUZ!

Gerçek sevgide görev yoktur…

GÖREV GİBİ YAŞIYORSUNUZ!

Sevgilerimle
Ayça Akın
HEYKADIN Yazı Linki

Bir cevap yazın