Geçtiğimiz hafta rutin kontrollerimi yaptırdım. 30 yıldır, her üç ayda bir düzenli şekilde yaptırdığım kontrollerimde bir ilki yaşadım. Doktorum bu kontrolde beni muayene etmeden gönderdi.
Şaşırdım.
Bilenler bilir, üç yaşımda doktor hatası sebebiyle başlayan RA – Romatoid Artrit yolculuğumla 24 yıl boyunca baş edemedim. Ağır ve yan etkileri çok tehlikeli olan yüksek doz ilaçlar kullanmama rağmen vücudum tedaviye yanıt vermedi. RA’ nın aktifliğini gösteren sd normal değeri 20 altı olması gerekirken benim sd yirmi yıl 100’ lerden aşağıları görmedi.
Son altı senedir on dört’lerde.
Son kontrolde doktorum beni “fazla sağlıklısın, seni muayene dahi etmeyeceğim” deyip muayene etmeden postalayınca, “ne değişti de böyle oldu” diye sordum, sorguladım. Tabiki tedavi önemli ama başka bir şeyler vardı. Çok daha etkili olan dönüştürücü başka bir şeyler… 24 yıl boyunca, yani vücudumun tedaviye yanıt vermediği dönemlerde ki ben’i ve şimdiki ben’i karşılaştırdım. Kendi bedenimi, zihnimi, çevremdeki insanları, iş hayatımı, sosyal hayatımı, özel hayatımı, tüm gördüğüm tedavileri…her şeyi ama her şeyi yatırdım masaya.
SAĞLIKLI BİR YAŞAM ve SAĞLIĞINIZA TEKRAR KAVUŞMAK İÇİN BU 4 ŞEYİ YAPIN.
- OLUMLU CÜMLELER KURUN – İNANMASANIZ BİLE.
O dönemde kurduğum cümlelerin a’ dan z’ ye olumsuz olduğunu, şimdi ise ağzımdan dökülen cümlelerin olumlu olduğunu farkettim. Artık istesem de olumsuz cümleler kuramıyorum. Çünkü yeni bilinçaltım “olumsuz” u silmiş ve bu kelime onun şuan alıştığı sisteme ters düşüyor. Otomatik bir red geliyor. “Yapamam, olmaz” kelimelerini en azından “ya olursa”, “en azından denerim” boyutuna taşıdığınız zaman dönüşüm başlıyor. Sonra, “yaparım” boyutu kendiliğinden geliyor. Hayatınızın her alanında, günlük konuşma dilinde daima olumlu cümleler kurun, inanmasanız bile. İnanç daha sonra otomatik olarak kendiliğinden oluşuyor. Yani bir süre sonra kendi yarattığınıza inanıyorsunuz ve gerçeğiniz oluyor.
- İÇİNİZDE TUTMAYIN.
Bencil olun. Sağlığınız için bencil olun. Öfkenizi, sevincinizi, kırgınlığınızı, acınızı asla başkaları üzülmesin, kırılmasın ya da insan kaybetmemek adına bastırmayın ya da bir şeyleri kendi içinizde çözmeye çalışmayın. O yıllarda bunu çok yaptığımı farkettim. Haklıyken susmalarım, kırılmasın diye kendi içime akıttığım yaşlarım, karşı taraf için kendi içimde kopardığım fırtınalarım, karşımdaki “mutlu olunca bende mutlu oluyorum” diye kendimi kandırışlarım… hepsi direnç yaratmıştı. Bu tıpkı kendi önüme kendi elimle ördüğüm duvar gibiydi. Yapmayın! Kime kızdıysanız söyleyin,”sana kızgınım” deyin ve nedenini açıklayın, bunu yapma şansınız yoksa zihninizde ona tüm öfkenizi kustuğunuzu hayal edin, yani yapmak istediğiniz o kavgayı zihninizde yapın, söylemek istediklerinizi zihninizde söyleyin. Duygularda coşku hissettiğiniz de asla frenlemeyin. “Seni seviyorum” demekten korkmayın ve bunun için neden aramayın. Bu inanılmaz dönüştürücü bir güç. Birileri mutlu olsun diye asla kendi mutluluğunuzdan ödün vermeyin. Karşınızdaki kişiler samimiyse, gerçekse zaten siz mutlu olduğunuzda onlarda mutlu olur. Tıpkı bumerang gibi…olmuyorlarsa zaten orada ciddi sıkıntı var demektir.
- NEGATİF İNSANLARI ASLA HAYATINIZA ALMAYIN.
Olumsuz cümleler söyleyen, sürekli dert, sıkıntı anlatan insanları bir saniye bile hayatınızda tutmayın. Ben o dönemlerde onlara sıkı sıkı sarıldım. Kendi yarattığım zihinsel karanlığımdan dolayı onların karanlık dünyalarını da göremedim. Karanlıklar katlanınca zifiri karanlık bir dünya’ ya dönüştü. Bunu fark edip onlardan uzaklaşınca kıracaklar sizi, canınızı yakacaklar. ”değiştin” diyecekler, “kendini beğenmiş” diyecekler, “adam seçiyorsun” diyecekler.
“EVET, SEÇİYORUM. Benim dünyam aydınlık, sense karanlık bir dünya’ da yaşıyorsun. Gri insanlar renkli insanları kaldıramaz” diyeceksin ve göndereceksin.
Korkma hiç yalnız kalmıyorsun. Onları gönderdiğin an senin enerjine uygun insanlar dünyana giriyor. Ve sen hayatında ki değişime önce şaşırıyorsun sonra bir şeyleri masaya yatırınca, tıpkı benim gibi “ne değişti” diye sorduğunda kendinin değiştiğini görüyorsun.
Sen değişiyorsun, her şey değişiyor!
- OLMASINI İSTEDİĞİNİZ GİBİ HAYAL EDİN.
Ne olmasını istiyorsanız, ne duymak istiyorsanız, ne yaşamak istiyorsanız zihninizde “olmuş” gibi hayal edin. Senaryo yazın, dilediğiniz gibi bir senaryo ve zihninizde o filmi her gün tekrar tekrar çekin. Bu inanılmaz bir sihir. O yıllarda yazdığım senaryoların sonu felaketle bitiyordu ve zihnimde çektiğim filmim kareleride karanlıktı. Zihnimde kendimi hep hastane ortamlarında görüyordum ve o yıllarda, abartmıyorum her hafta hastanelerdeydim. Senaryoyu yazıyordum, zihnimde çekiyordum, oynuyordum ve gerçeğim oluyordu. Kontrol dönemi yaklaştıkça doktorumun ağzından kötü haberler duyduğumu hayal ediyordum zihnimde ve o gün geldiğinde duyuyordum. Şimdi senaryolarımı mutlu hikayelerle yazıyorum, zihinsel filmimde duymak istediklerimi duyuyor ve oynuyorum. İki durumda da gerçekliğim oluyorlar, o zaman kötü senaryolara yer vermek aptallık oluyor bu durumda.
Prensipli bir yönetmen ol ve olumsuz içeriği olan senaryoları asla kabul etme.Ben yirmi dört yıl sonra gelen muhteşem sağlığımı, enerjimi, güzel dostluklarımı, bereketimi, ve hayatımda ki diğer tüm güzellikleri temelde işte bu dört şeye borçluyum.
Şimdi sormadan edemiyorum;
Ne dersiniz dostlar, “ilaç” diye sarıldıklarımız da, “bunları içersem “iyi olurum – olacağım” deyip sıkıca sarıldığımız birer illüzyon olamaz mı?
Sevgilerimle
Ayça Akın
HEYKADIN Yazı Linki