İnsanlar hayatın getirdiği tatsızlıklara karşı hep aynı tepkiyi veriyorlar. Ah vah, acıma, dramatize etme vs. Hayatım çok zorluydu, ama ben “iyi ki” diyorum. Kafayı yediğimi düşünüyorlar. İnsan sıkıntı, acı çektiği için “iyi ki” der mi? Üstelik çok küçük yaştan (3 yaş) itibaren. DER!
Eğer benim o yaşanmışlıklarım olmasaydı büyük ihtimalle bugün “hiç” olduğumuzu anlayamayanlardan, “önce o yazsın/arasın/gelsin/sorsun” egosuyla bekleyenlerden olacak, birilerini mutlu etmek için neden arayacak belki de sadece alıcı olacaktım. Materyalist olacaktım birçokları gibi.
Sizin ah vah dediğiniz hatta acıyarak baktığınız yaşanmışlıklarım bana hiçliğimi gösterdi, egolarımı yönetmeyi öğretti. Ölüm denilen bir gerçeğin olduğu yerde her şeyin geçici olduğunu, her an yok olabileceğimi, sağlıklı olduğum her dakikanın hakkını vermem gerektiğini iliklerime kadar öğretti. Gurur denilen şeyin ne kadar boş, “haklıyım/haksızsın” savaşlarının ne kadar anlamsız olduğunu öğretti. Güzel olana şükretmeyi ve güzel olanın tadını çıkartmayı öğretti. Korkmadan “seni seviyorum” demeyi öğretti. Sevmeyi öğretti. Ruhumu yok saymamayı…Affetmeyi öğretti. Kin tutmamayı, öfkeye tutunmamayı…Dünü dünde bırakmayı, yeni doğan her günde yepyeni sözler söyleyebilmeyi öğretti.
Başarılarım değil, diploma ya da sertifikalarım değil, adımın önündeki etiketler değil acılarım, kayıplarım beni hayatın özüyle, kendi özümle buluşturdu.
Sevgiler,
Ayça Akın
aycaakin.com