İLKELLİK DEĞİL Mİ BU?

Doğum ile ölüm arası bir yol. O yol boyunca yaşadıklarınız ve yaşattıklarınız, o yolu ne ile doldurduğunuz aslolan. Çoğu insan affetmek yerine affetmemeyi seçiyor. Verilen akılların çoğu affetmemeyi öğretiyor.

– Aptal mısın? Affetme!
– Yaptığı yanına kar mı kalacak…Affetme!
– Saf olma…Affetme!
– Sürünsün. Affetme!

Affetmemenin altında kibir yatar, ego yatar, gizli narsistlik yatar, öz güvensizlik yatar. Kişi, affetmeyerek karşı taraf üzerinden önce kendisini kendisine sonra o kişiye sonra da çevresine üstünlük kurarak güç kullanarak ispat etmeye çalışır. Affetmemek karşı tarafa verilen bir ceza değil, kendi içinizde verdiğiniz içsel bir savaşın dışa yansımadır. Aslında kendinize verdiğiniz bir cezadır.

“Ama Ayça hanım, her şey de affedilmez ki…” diyenler çok oluyor bana. Ediliyor, gün geliyor insan tecavüzcüsünü bile affediyor. Çünkü affetmeyen insan ilerleyemiyor. Gün gün kamburlaşıyor o duygu yükünü taşımaktan ve gün geliyor o kamburun altında kendi eziliyor. Özgürleşmek artık mecburiyet oluyor. Bu yüzdendir ki birçok kişi bazı yüklerinden yolun sonunda kurtulur çünkü ancak o zaman bırakmak zorunda kalır. Çünkü artık oradan ötesi yoktur ve o yükü taşıyacak bir yol da üstünlük kuracak kişiler de kalmamıştır, anlamlarını yitirmiştir.

Peki gerek var mı yolun sonunu beklemeye?

Yolun sonuna geldiğinde kimse “Ohh ne kadar da güzel affetmedim, ne kadar da güzel küstüm, süründürdüm, burnundan getirdim” vb. demeyecek. Ben diyenini görmedim, ama o son virajda arayıp özür dileyenleri, barışanları, sarılanları, “keşke” diyenleri çok gördüm.

Şimdi bir düşünün; sizce de birini sonsuza kadar reddetmek ilkellik değil mi?

Can Yücel’in şu sorusunu hepimizn sorması lazım kendisine;

Üç harf yan yana kaç şekilde gelir bilir misin? “Aşk” dersin…”Ben” dersin… “Sen” dersin… Sen, ben biter; “biz” dersin. Gün gelir “git” dersin. Peki “dur” kelimesinden haberdar değil misin? “Git” demek kolay, “dur” diyebilecek kadar yürekli misin?

Sevgiler,
Ayça Akın