AMA AŞKIM, O SADECE KAĞIT ÜZERİNDE EVLİLİK.

Son zamanlarda Zerrin Özer haberlerini sıkça görüyoruz.

Çok severim kendisini. Bir televizyon programında uzun süredir hayatına kimseyi almadığını söylemişti. Gözlemlediğim kadarıyla o da kolay seven kolay güvenenlerden değil, ama hepimiz gibi de sevmek, sevilmek isteyenlerden.

Evlilik haberini duyunca kendim evlenmiş kadar çok sevindim. “Evlilik kararı almışsa nihayet sevebileceği birini bulmuş” dedim.

Bugün boşanma haberini okudum, çok üzüldüm.

Boşanmasına değil, sevgiyi uzun zaman bekleyip de bulduğuna inanıp nikah masasına oturup iki gün geçtikten sonra boşanma kararı almak çok ağır çok acı bir duygusal çöküntü.

Bir daha birilerine güvenebilecek mi?

Eminim hepimiz yaşadık samimiyetsiz ilişkiler, hepmiz karşılaştık sahte kalpler, maskelenmiş yüzlerle.

Biz nasıl bu hale geldik?

Sorum hem kadınlara hem de erkeklere;

Bir insanın duygularını hiçe sayıp, yürekleriyle, hayalleriyle, duygularıyla oynayacak kadar bu denli bencilleşecek kadar nasıl yitirdiniz vicdanlarınızı?

Yaşıyorum, duyuyorum, şahit oluyorum.

Evli olup da söylemeyen insanları artık ağzıma almıyorum bile, o kadar çoklar ki…

Farklı isimlerle sosyal medya hesapları açarak insanlara bin bir gerekçe sunup kandırmak…

Nikah başvurularında ortaya çıkan gerçekler…

Sevgiyi kullanarak insanları dolandırmak…

Kadın olsun erkek olsun birileri size yüreğini veriyor. Birileri sizinle hayal kurup mutlu oluyor. Birileri sizinle hayat birleştirmek, aynı evde yanyana olmak beraber uyumak, beraber uyanmak istiyor.

Dokunmayın sahte yüreğinizle gerçek yüreklere. Bu bencilliği bu kötülüğü yapmayın kimseye.

Sevgiler bitebilir, duygular da fikirler de değişebilir, ilişkiye son verilmek istenebilir bunlar gayet doğal şeyler ama çıkar için sevgiyi kullanmak, bir insanın hayallerini, duygularını hiçe saymak hiç de doğal değil.

Çok zor bir zamandayız. Kimin ne olduğunu anlamak artık çok zor.

Bazıları bana şunu diyor;

“İyi de canım, kaç yıldır beraberler hiç mi bir şey anlamamış”

ANLAMIYORUZ! ANLAYAMIYORUZ!

Neden mi?

1) Siz yalanın ne olduğunu bilmezseniz, yalan size ait bir dil değilse anlamak çok güçtür.

2) Bazı insanlar kandırma konusunda o kadar ustalaşmış ki profesyonelce oynuyorlar oyunlarını.

Bir adam/bir kadın düşünün. Sizinle istediği gibi planlar yapabiliyor, size gelip kalıyor, siz de onda kalabiliyorsunuz. Beraber istediğiniz an tatiller yapabiliyorsunuz. Telefon konuşmaları, mesajlaşmalar sınırsız.

Nasıl anlarsınız?

Daha da ileri gidiyor çikolatasıyla, çiçeğiyle, ailesiyle sizi istemeye bile geliyor. Olay organize.(arkadaşım yaşadı) Her şey yolunda, olması gerektiği gibi. Nikah başvurusuna bir gidiyorsunuz, adam evli!

Nasıl yaa?

– Ama aşkım, o sadece kağıt üzerinde bir evlilik.

İyi de sonuçta evrakla, cüzdanla tescillenmiş evli birisin be adam / be kadın.

Ayrıca o noktada olay o değil, neden söylemezsin neden bu denli oynarsın?

Sizi bilmiyorum ama ben psikolojik boyutunu geçtim bu genişliğin nörolojik açıdan incelenmesini çok istiyorum.

Nasıl bir işleyiş nasıl bir kimya var sayısı az olmayan bu türlerde.

“E, ne yapacağız?” derseniz…

Artık “seviyorum”, “aşığım”, “aşkımdan deliriyorum” devirleri geçti. Artık uyanık olma devri. Hemen teslim olmayın. Duygularınıza hakim olun, araştırın, sorun, soruşturun. Çevresini, yerini, yurdunu, işini vs. Hele ki “sen benim aşkımsın, biriciğimsin, nasılsa evleneceğiz” deyip para, ortaklık, kredi vb. işlere hiç girmeyin. Bana kalırsa evlendikten sonra bile girmeyin bu işlere derim ama o artık size kalmış. Evlilk sözleşmesi de artık elzem gibi duruyor. Yapacak olmasanız bile bir lafını edin bakalım ne tepki verecek.

Valla sizi bilmem, ben artık sabıka kaydı, sigorta dökümü falan istesem mi diye düşünmüyor da değilim. Bu duruma geldik, getirdiler!

Sevgiler,
Ayça Akın
Instagram : aycakn
Twitter : aycakn