Gece saat 23:00 suları. Telefonumun ekranına izlemem tavsiye edilen bir yayın bildirimi düşüyor. Tıklıyorum. Karşıma oldukça bakımlı, alımlı, bir kadın olarak benim bile “vaauv” dediğim, sigara böreği saran bir trans çıkıyor. Zihnimizde yer etmiş trans görüntülerinin dışında bir görüntüye şahit oluyorum. Bir başka akşam kuru fasulye, bulgur pilavı yaparken çıkıyor karşıma. Kimdir, nedir diye merakıma teslim oluyorum ve başlıyorum araştırmaya. Antalya’nın gözde, sosyal medyanın bilinen transı olduğunu keşfediyorum. Bir transın yaşamını ondan dinlemek istiyorum ve iletişim kuruyorum.
Bebeksi Seray: Seray, bedenleri erkek olduğunu söylediği halde ruhları “kadınım” diye bağıran, farklılıklarından dolayı ötekileştirilmiş, dışlanmış, şiddete maruz kalmış binlerce transtan yalnızca biri. Seray, bedeninden ve ruhundan yükselen çığlıklara dayanamıyor, ne pahasına olursa olsun yüreğinin götürdüğü yere gidiyor. Böyle başlıyor Seray’ın yaşamda var olabilme mücadelesi.
Seray’la üç saat süren bir röportaj gerçekleştiriyoruz, tüm sorularımı içtenlikle ve dürüstlükle cevaplıyor.
– Seray, bana kendinden bahseder misin?
29 yaşında bir transım. Antalya’nın Kaş ilçesinde doğdum. İlkokul ve ortaokul dönemlerini Kaş’ta tamamladıktan sonra Fethiye’ye geçtim bayan kuaförlüğü eğitimi aldım. Cinsel kimliğim bilinir hale geldikten sonra evden uzaklaşma gereği hissettim çünkü yaşadığım yer küçüktü cinsel kimliğimden dolayı rahat yaşayamayacağımı biliyordum bu nedenle ailem beni Kumluca’ya gönderdi. Çünkü Kumluca daha turistik ve orada yaşayan, beni tanıyan akrabam yoktu. Mesleğimi elime aldıktan sonra tekrar Antalya’ya geldim ve cinsiyet değiştirme kararı verdim.
– Toplumda transın ne olduğunu doğru dürüst bilmeyen insanlar var. Bunun bir hastalık olduğunu düşünenler bile var. Trans nedir?
Transeksüel, doğum cinsiyeti dışında kendini karşı cinsten hisseden, karşı cins olma isteği duyan kişidir. Aslında bu ne kadar anlatılabilir bilmiyorum bunu yaşamak lazım.
KENDİMİ BEN YÖNETEMİYORDUM, BU İÇ GÜDÜSEL BİR ŞEY!
– Farklılığını ne zaman fark ettin?
Bu farklılık küçük yaşlardan beri varmış. 3,5 yaşındayken dayıma “etek, bluz giyeceğim ben” diyormuşum, ayrıca bebeklerle oynayan birisiydim. Ailem bana erkek kıyafetleri aldığında ben kız çocuğu kıyafetleri istiyordum. Okul dönemlerimde kızlarla top oynuyordum, ip atlıyordum, sek sek oynuyordum. Bir erkek çocuk bunu yapar mı? Yapmaz. Direk farkediliyordum ama bu iç güdüsel bir şey. Kendimi ben yöntemiyorum. İçimde ki şey beni yönetiyor. Hatta ben erkek gibi olmaya, davranmaya zorluyordum ama olamıyordum. Şort giyiyordum ama bacaklarım kız gibiydi. Ailemden dayak yiyeceğim, baskı göreceğim diye jilet yapıyordum bacaklarımda kıllar çıksın diye. Misafirliğe gidiyorduk, aileme “nereden buldunuz bu kız çocuğunu” , “maşşallah kız gibi çocuk yetiştirmişsiniz” gibi daha neler neler diyorlardı. İlkokulda öğretmenin veli toplantılarına babamı ayrı çağırırdı, bir gün yine ayrı çağırarak babama; “bu çocuğun cinsel kimlik sorunu, kadınsal eğilimleri var, doktora götürülmesi gerek” dedi ve babam “bu nasıl olabilir?” diye kızdı öğretmene. Ergenlik dönemlerimde makyaj yapma isteği geliyordu. Neden benim göğsüm çıkmıyor diye ağlıyordum. Çoraplarla göğüs yapıyordum. Kadın olmak istiyordum ama kadın değildim bunu biliyordum. Topuklu ve kadın kıyafetleriyle gezerken mutluluk duyuyordum.
– Baban öğretmeninin bu konuşmasından sonra nasıl bir tavır aldı sana karşı?
Ben o dönemlerde henüz ne olduğumu bilmiyorum. Okuldan sonra eve geldiğimde bebeklerimle oynardım, kıyafetler dikerdim onlara, saçlarını tarardım, çok mutlu olurdum onlarla oynamaktan. Dört koli bebeğim vardı. Öğretmen öyle söyleyince babam bebeklerimi yaktı ve dayak yedim babamdan.
– Baban bebeklerini yaktığında neler hissettin?
Gözyaşlarım durmadı, yemek yemedim. Çünkü çocuklar harçlıklarını kantinde harcarken ben harçlıklarımı biriktirip bebek alırdım. O dönem en mutlu olduğum şeyi babam elimden aldı. Sizin elinizden sizi en mutlu eden şey alınsaydı ne hissederdiniz?
ANNEM SÜREKLİ VURUYORDU!
– Misafirliğe gittiğimizde “nereden buldunuz bu kız çocuğunu, maşşallah kız gibi çocuk yetiştirmişsiniz” diyorlardı dedin. Peki, ailenin bu söylemlere karşı tavrı ne oluyordu?
Annem sürekli eleştiriyordu, sürekli vuruyordu. Babam kıramaz, duygusal bir adamdı. Annem erkeği erkek, kadını kadın gibi isterdi. Gaddardı. İstemiyordu, hala istemiyor. Annem tarafından hala eleştirelere maruz kalabiliyorum.
– Bu değişime neden ve nasıl karar verdin? Ailenin bu değişim kararından haberi oldu mu?
Uzun bir süre haberleri olmadı. Çünkü eve gidemiyordum. Çalıştığım kuaföre trans bireyler geliyordu onlara soruyordum; “göğsünüzü nasıl yaptırdınız, bende kadın olmak istiyorum, nasıl kadın olabillirim?” diye. Söylemiyorlardı sanki olmamı istemiyorlarmış gibi. Araştıra araştıra, büyük insanlara, olgun, kültürlü insanlara danışarak bu değişimi nasıl gerçekleştirebileceğimi öğrendim. 14 – 15 yaşlarındaydım o zaman. Bu süreçte değişiyorum. Saçlarım uzuyor, röfleli hale geliyor, röfleliyken fön çektiriyorum. Sonra makyaj yapmaya başladım. Önce rimellerle başladım sonra göz kalemleri ve parlatıcılara geçtim sonra bir baktım ki ben flu makyaj yapmaya başlamışım.
Kendimi kadın gibi hissediyordum. Hissettiğime uygun ve kendime yakışanı yapmak için, dışarıda sokakta düzgün görünebilmem için eksik olan yerleri tamamlamam gerekiyordu. Belki operasyonlarla belki estetiklerle…Bir erkekle neler olabileceğini o yaşlarda bilmiyordum. Yani amacım cinsellik değildi, tek istediğim görüntümün kadın olmasaydı.
Ben bir mekanda dansözlük yapmak için mi cinsiyet değiştirdim? Hayır!
Ben bir mekanda oynamak, sanatçılık yapmak için mi cinsiyet değiştirdim? Hayır!
Ben para kazanmak için mi cinsiyet değiştirdim? Hayır!
Ben fuhuş yapmak için mi cinsiyet değiştirdim? Kesinlikle hayır! Amacım fuhuş yapmak olsaydı kuaförlük yapmazdım.
Cinsiyetimi değiştirdim. Göğüs operasyonu oldum. Aileme uzun bir süre söyleyemedim. Sürekli yalan söylemek zorunda kalıyordum. Seminerdeyim, İstanbul’dayım, ordayım, şurdayım, buradayım…diyerek yalan söylemek zorunda kaldım çünkü beni o halde görürlerse tamamen babam her şeyimi sonlandırırdı, eve kitleyebilirdi, dayak yiyebilirdim. Evlatlıktan reddedilebilirdim. Belki de öldürebilirlerdi. Korkuyordum.
O ZAMANLAR KİMSEYLE PARA KARŞILIĞINDA BİRLİKTE OLMADIM.
– Trans olmanın ne gibi zorlukları var?
Trans olarak düzgünce çalışmaya kalksanız sizi az bir rakama çalıştırıyorlar (600 tl) ve de baskılarla çalıştırıyorlar. “Sen eşcinselsin, kimse sana iş vermez sana verdiğim bu rakama dua et” gibi aşağılayıcı sözler duyuyorsunuz. Kuaförde çalışırken aldığım rakam ev kiramı karşılamıyordu, değişimim için de hiç yeterli değildi. Akşamları da çalışmaya başladım, gündüz kuaförde çalışıyordum akşamları da otellerde dansöz olarak sahne almaya başladım. Cinsiyet değiştirmem için param olmadığından göğüs operasyonumu yaptıramıyordum ve sahneye çoraplardan göğüs yaparak çıktım. Kız gibiydim, saçlarım uzundu, oynamamda güzeldi, bu şekilde hayatımı 10 yıl sürdürdüm. Para kazandım, estetiklerimi tamamladım. Bu süre içinde çok çaresiz kaldığım anlar oldu. Sokakta yürürken hissediyorlar “top” diyorlar, kalacak yer bulamıyordum. Bazen kuaförde ağda yatağının üzerinde yatıyordum bazen arkadaşlarımda kalıyordum. Arkadaşlarımın evinden atıldım, valizlerim çok kez kapıya konuldu. Bir döner ekmeğin yarısını sabah yiyip diğer yarısını öğlen yiyip akşamda su ile karnımı bastırdığım günleri hiç unutmuyorum. Şu an en lüks yerlerde de olsam, zengin bir bireyde olsam geldiğim yeri ve acı çektiğim günlerimi asla ve asla unutmam. Türkiye’de tek ben miyim diye sorguladığım, etrafımda kimse olmadığı için sadece Allah’la konuştuğum günlerim çok olmuştur. Bana gay olarak, erkek görünümünde her şeyi yapmamı ama trans olmamamı söylediler. Erkek gibi olacaksın baskılarını yaşadım. Ben, “ben” olmak istiyordum, özümdeki kişi olmak istiyordum. Hissettiğim gibi yaşamak istiyordum. Buna da izin vermeyeceklerini biliyordum. Patronum beni evine aldı. Çocukları gibi sevdiler beni. Annemden daha değerlidirler. Beni yetiştiren ustamdır. Trans olduğunuz için 10 TL olan şeyi size 20 – 30 TL’den satmaya kalkıyorlar. Böyle durumlar da var. Normal bir kadına fön 20 TL’den çekiliyorsa bana 40 TL oluyor ya da transsın diye kuaföre almıyorlar. Bunlar kolay para kazanıyor diye ücret farkı, anlıyor musun? Helal süt emmişler yapmıyor. Sanki ortama girince ortamı bozacakmışız gibi muamele görüp mekanlara alınmıyoruz. Ev bulmak çok zor. Diğerleri apartmana rahat rahat girerken ben apartmana topuklu ayakkabılarımı elime alarak giriyordum. Erkek arkadaşım gelse kesin seks yapıyorumdur gözüyle bakılıyor, kız arkadaşım gelse kesin bu da o….pu’dur gözüyle bakılıyor.
“ALLAH DÜŞÜRMESİN” DEDİĞİM HALDE HAYAT BENİ O NOKTAYA GETİRDİ.
Gündüz kuaför akşam dansözlük derken çevre edinmeye başladım. Allah şahidim ki o zamanlar kimseyle para karşılığında birlikte olmadım. Olacaklardan haberim yoktu. Dansözlük yapacağım, pavyon tarzı yerlerde masalarda oynayacağım, çok afedersin ücret karşılığı birileriyle olacağım aklımın hayalimin ucundan geçecek en son şeydi. Hep “Allah düşürmesin” dediğim halde hayat beni o noktaya getirdi. Kadın olduğumda sevgililerim olur, evlenirim, kuaförlük mesleğimde ilerlerim, işyeri kurarım, bir yuva kurarım diye hayallerim vardı. Bu hayallerle gezdim hep. Oysa bu seçimi yapan her bir bireyin fuhuş yapması, sesi varsa pavyon tarzı yerlerde çıkması ya da konsomatris olması gerekiyormuş türk toplumunda ben bunu bilmiyordum çocuk denilecek yaştaydım, cahildim.
Bu hayat hikayemi ileride kitap olarak derlemeyi düşünüyorum. Her şeyi isim vere vere anlatacağım. Seks hayatımdan tut, iş hayatıma, insanların bakış açısına kadar her şeyi anlatacağım. Gelirinin kesinlikle bana geçmesini istemiyorum, tamamının ya çocuk esirgeme yurduna ya da barınaklara bağışlamasını istiyorum. Bu kitapta çok baba isimler geçecek, benim ölmem gerekecek. (kahkahalar)
Çalıştığım kuaförden maaşımı çoğaltmalarını istedim yapmadı. Saçını yaptığım oryantal bir arkadaşım vardı, “gel beraber çalışalım” dedi beraber çıktık bir yola. Ben artık dansöz olacağım. Bir gecede 750 TL para kazandım. Kuaförde bir ay çalışıyorum 600 TL alıyordum. Ev tutmadım, direk kadın kıyafetleri, ayakkabılar aldım, body’ler aldım bir gecede kazandığım 750 TL parayla. Değişim yaşamak isteyen bir insandım kimsenin katkısı yok, ailem yanımda değil. Ay nasıl mutluyum anlatamam sana. Özümü buldum resmen. Eksik olan şeyi tamamladım. Özgüven geldi. Dişilik geldi üstüme. Artık ben buydum. Bunun ilerisi, gerisi yoktu. Dövseler de, öldürseler de ben kadındım. Aynaya baktığımda kadın ifadesi görmekten mutluluk duyuyordum. Ben bu olmak istiyordum. İçimde kadın yaşıyor.
– Hiç kendini sorguladın, yargıladın mı?
Ben Allah’la konuşan bir insanım. “Allahım niye ben buyum, neden ben böyleyim?” diye hep sordum. Bu sorunun cevabını bulamadım.
ÇORAPLARIN YERİNE PARA KOYARLARDI!
– Dansözlük yaptığın dönemlerde neler yaşadın?
Tek bir kostümle başladım. Altı ay boyunca aynı kostümle sahne aldım mekan mekan. Dansözlük yaparken göğsüm yoktu bir dönem çoraplarla meme yapıyordum. Bazen çorapları çıkarıp çoraplarla halay çekerdik, “Meme mi yaptıracaksın?” diye sorarlardı bana “evet” dediğimde çorapların yerine para koyarlardı. Bir masaya gidiyorum oynamak için 500 takıyorlar, öbür masaya gidiyorum 300 takıyor. Tabii bunların arasında seks yapmak isteyenlerde vardı ama benim olayım o değildi, “abi, abi” diyordum. Taviz vermiyordum. “Benim seninle seks yapmam için sana aşık olmam lazım, ha deyince benimle olamazsın, duygular önemli” vs. diyordum böyle böyle atlatıyordum. Göğüslerimin ameliyat parasını biriktirdim. O zamanlar 3 bin TL’ye yapılıyordu. Beraber yola çıktığım arkadaşım o dönem araba almıştı krediyle, kredisini ödeyememeye başladı. Biriktirdiğim göğüs operasyonu paramı arkadaşımın araba kredisine verdim. İyilik yaptım ama hata yapmıştım çünkü arkadaşım parayı geri ödemedi. Ameliyat param gitmiş olduğu gibi o şehirde çalışabileceğim mekanları bana iş vermemeleri içinde ikna etmiş. Dost kazığı yedim yani. Eş, dost vasıtasıyla tekrar çalışmaya başladım. Erzincan’dan, Isparta’ya, Konya’ya…Türkiye’nin bir çok yerinde çalıştım. Ameliyat paramı tekrar toparladım. İzmir’de uygun bir doktor bulduk. Yaşım uygun olmadığı için beni teknesinde kaçak ameliyat yapmak istedi. 17 yaşındaydım o zaman. Ameliyatımı hastane ortamında olmak istediğimi söyleyip kabul etmedim tabii ki.
AMELİYAT DÖNEMİ
Ameliyatımı Ege Üniversitesi hastanesinde oldum. Ameliyat sonrası doktorun elini tutup ağladım mutluluktan. Annemle babamı o kadar özlemişim ki doktora “baba” diyormuşum narkozun etkisiyle. Ben göğüslerimi sonunda yaptırdım fakat ev ortamında iyileşmem gerekiyordu. Göğüslerim sargı içerisinde. Evim var mı? Yok! N. ablamı aradım. Bana evini açtı. 15 gün onda kaldım. Baktı bana.
Artık iyice olmuştum. Ben oldum bir seks abidesi, oldum bir bebeksi Seray (kahkahalar)
– Seray, hiç aşık oldun mu?
Evet, 18 – 19 yaşlarındaydım 41 yaşında evli bir iş adamına aşık oldum ve 5 yıl birliktelik yaşadım. Pişman mıyım? Değilim. Çünkü ben sevmiştim. O benim babam olmuştu, o benim annem olmuştu. Dert ortağımdı. İyi bir insan olmamı sağlayan o’ydu. Oturmayı, kalkmayı öğreten o’ydu. Ailemin bana veremediği kültürü bana o verdi. Beni o büyüttü. Beni kullanıp atabilirdi, atmadı. Destek oldu. Aylarca seks yapmadan sadece uyuduğumuzu biliyorum. Bana sahip çıktı. Beni sahiplenmesi çok hoşuma gitti. Düşünsene…anne yok, baba yok, kardeş yok. Kimseye açılamıyorsun. O bana 5 yıl boyunca sahip çıktı. Ona tapıyordum resmen. Yarım saat sesini duymasam ağlıyordum.
HAYDAN GELEN HUYA GİTTİ.
Evli bir adamla beraberdim. Karısını benimle aldatabiliyorsa beni de başkasıyla aldatabilir. Haydan gelen huya gitti. Aldattı beni ve bitti. Bütün dünyam yıkıldı. Duvarlarla konuşmaya başladım, psikolojim çok bozuldu. O benim bütün dünyamdı.
– Verdiğin bu mücadelerden, bu yaşanmışlıklarından ötürü intiharı düşündün mü?
İntihar ettim. Her şey bitsin istedim. İlkinde hapla, ikincisinde bileklerimi keserek ama beceremedim. Arabayla 6 kezde takla attım ama öldürmeyen allah öldürmüyor işte (kahkahalar) Pişman mıyım? Pişmanım.
– Psikolojik destek aldın mı?
Hayır, almadım. En büyük destek insanın kendi beynidir.
BİZİ, SAYGI DUYMAZSANIZ SAYGI DUYMAYIZ PSİKOLOJİSİNE SOKTULAR.
– Bir çok kişinin hafızasında translar sürekli küfür eden insanlar olarak yer etmiş. Bunun nedeni nedir?
Yolda yürürken birileri size durduk yere hakaret etse, küfür etse, bıçak çekse , kafana bir şey fırlatsa ne yaparsınız, parmak atsa tepki göstermez misiniz? Korunma iç güdüsüyle tepki gösteriyorsunuz. Tabii ki bazılarının abartı hakaretleri var. Nasıl ki normal kadınların, erkeklerin terbiyesizleri varsa translar arasında da var. Bunun hormonel boyutu da var. Ben hem erkek hem kadın beyni taşıyorum ve bazen dengeler şaşıyor. Bu da elde olmadan tepkisel bir şeye dönüşebiliyor. Ama bizi öyle bir yansıttılar ki, sanki bizler bu taşkınlıkları saygı duymazsanız saygı duymayız mantığıyla yapıyormuşuz psikolojisine soktular. Aslında normal hayatlarımızda bu kadar taşkın değiliz. Yayınlarımı takip edenler bunu görüp, farkediyor zaten.
AİLEMLE YÜZLEŞMELİYDİM. AİLEM ÜÇ YIL SONRA ÖĞRENDİ.
– Ailenle ne zaman ve nasıl yüzleştin bu değişimin konusunda? Neler yaşandı o yüzleşme sırasında?
Ameliyat olduktan sonra 3 yıl sonra öğrendi ailem. Yüz yüze yüzleşmedim. N. ablama gittim, kuaförde beni yetiştiren ustam. “Ben ailemi çok özledim, bunu söylemem, dürüst olmam gerekiyor artık” dedim. Sevsinler, sevmesinler, kabul etsinler, etmesinler…belki beni öldürecekler ama gideyim, görüşeyim, göreyim. Aradım babamı. “-Merhaba baba’cığım – Merhaba oğlum”, “Oğlum” diye hitap ediyor bana telefonda. “Baba, sana bir şey açıklayacağım, ben cinsiyet değiştirdim” dedim. “O ne demek oğlum” dedi bana, anlamıyor. “Ben Bülent Ersoy gibi oldum” dedim. “Ne diyorsun sen!” dedi bana ve küfür etmeye başladı. “………………’ nın oğlu, sen beni rezil mi edeceksin ele güne karşı” dedi, pat diye telefonu kapattım suratına korkudan çünkü babamın sinirlenmiş hali çok öfkelidir. Ama yüzüne güldüğün an, ağladığın an dayanamaz. Çok severim ben babamı, gerçekten severim. Babam beni geri aradı. N. ablam konuştu. Sorunlarımın zaten var olduğunu, onların da küçükten beri bunu bildiğini ama kabul etmek istemediklerini söyledi babama. Babam çevirdi bu sefer dedi ki; “küçükken söyleseydin böyle bir sorunun olduğunu doktorlara götürürdüm, cinsel tercihini değiştirirdi, ameliyat da olurdu ama bana bunu söylemedi. Bu saatten sonra bu yaşa gelmiş ben bu insanlara nasıl anlatacağım, ne diyeceğim…”
KENDİ KABUL EDECEK AMA ELALEM NE DER?
Bak, kendi aslında kabul edecek ama topluma ne söyleyeceğim derdinde. Elalem ne der. Benim mutluluğumu düşündüğü için değil kendini düşünüyor. Ana, baban da olsa kendini düşündüğü için toplum bizi bu hale getiriyor zaten. “Elalem mi önemli babacığım, ben mi önemliyim?” dedim. “Ben nasıl açıklama yapacağım insanlara?” dedi. “Bundan sonra beni ne maddi ne manevi, hiç bir şekilde arama” dedi. Böyle kapandı konu. Ben aileme resimlerimi göndermiştim. Bu bizim çocuğumuz olamaz diye fırlatmışlar resimlerimi. Annem ağlamış. Birkaç ay sonra bir düğün oldu. Düğünde herkesle bir araya geldim, herkesle karşılaştım. Düğünde ailem beni tanımadı yani çocuğumuz diye tanıtmadılar. Damadın İstanbul’dan arkadaşı dediler. Travesti olduğumu anlamadılar. Full makyajlıyım, saçlarım yapılı falan. Uzun süredir ailemden kimseyle görüşmediğim için kimse beni tanımadı. Ailemden ve aile çevresinden ayrıldığımda, evden çıktığımda beni en son erkek olarak görmüşlerdi. Teyzem “sen kimlerdensin kızım, çok güzelsin, bekar oğlum var “ deyip yanıma gelip oturdu. Ben konuşamadım sesimden anlayacak diye. Ailemle şu an görüşüyorum ama eski samimiyet pek yok araya soğukluk girdi bir kere. Halbuki benim görüntüm değişmişti karakterim değişmemişti, insanlığım değişmemişti.
– Seray, maalesef trans cinayetlerine şahit oluyoruz. Sen hiç şiddet gördün mü? Senin cinayete kurban gitme korkun var mı?
Trans cinayetleri neden oluyor biliyor musunuz? Birlikte oluyorlar, parasını vermek istemiyorlar. İlişki yaşıyor sonra pişmanlık duyuyor, utanç duyuyor. Bu duygulurla “rezil olurum” diyor. Parada anlaşamıyorlar. Ortam sertleşiyor sonra al sana cinayet oluyor.
Ben patronlarımdan “bu mekanda çalışacaksın iyi para kazandırıyorsun” diye baskılar gördüm. Sahne ortasında müşteriden tokat yedim. O zamanlarda sahnede olduğum için, cinsel beraberliklerim çok fazla olmadığı için çok sorun yaşamadım ama eleştirelere çok maruz kaldım her trans gibi. Korkum tabii ki var. Gece alemi içerisindeyim, seks işçisiyim. Kelle koltukta yaşıyorum.
AİLEMDEN SEVGİ EKSİKLİĞİ GÖRDÜM.
– Ailenden şiddet gördün mü?
Hayır, şidddet görmedim ama sevgi eksikliği gördüm.
– Sen bir anne ya da baba olsaydın ve çocuğunun tercihi bu yönde olsaydı nasıl davranırdın?
Çocuğum Allah’ın bana verdiği bir hediyedir. Engelli de doğabilir, kanser de olabilirdi, kolu, bacağı eksik olabilirdi. O da Allah’ın verdiği bir hediye diye düşünürdüm inkar etmezdim. Evladıma destekçi olurdum. Son nefesime kadar evladım için savaşırdım.
O KADAR KİRLENMİŞLİĞİN İÇİNDE HALA AŞIK OLABİLİYORUM ÇÜNKÜ…
Annem, babam bana hep “senin mutluluğun için çalışıyoruz” derlerdi. Peki, neden bebeklerimi yaktılar, neden cinsel kimliğime saygı duymadılar? Neden yanımda olmadılar, neden arayıp sormadılar? Neden yanımda değillerdi? Ailem yanımda olsaydı belki adam gibi yaşacaktım. Belki o yanlış ilişkiyi yaşamayacaktım, maddi manevi yanımda olsaydın belki bir erkeğe ihtiyaç duymayacaktım. Bana aile olarak en büyük kaybı sevgisizlikle ailem yaşattı. Ben sevgi için aşık olma gereği duydum. O kadar kirlenmişliğin içerisinde hala aşık olabiliyorum çünkü sevgi eksikliği yaşıyorum. Para eksikliği yaşamıyorum parayı öyle böyle kazanıyorsun. Ama sevgisizlik çok ağır.
– Sosyal medya sizler için bir avantaj mı? Senin gibi düzgün yayınlar yapanlar da var ama müşteri potansiyelini attırmak için kullananlar da var.
Bu ülkede bu insanlara iş verilmiyor. Bir açıdan avantaj.
– Bugüne kadar bunu sana sordular mı bilmiyorum ama ben hayallerini çok merak ediyorum. Hayallerin neler?
Aşık olmak. Sevgiyi yaşamak. Eksikliğini yaşadığım için aile olmak. Ona baktığımda eridiğim, onun da bana baktığında eridiği aşkla baktığım bir beraberlik. Her şey benim için aşkla olmalı. Evlenmek istiyorum, yuva kurmak istiyorum. Kendime ait bir işletmem olsun istiyorum. Çocuğum olsun istiyorum, bebekleri çok seviyorum zararsız ve günahsızlar. Hepimiz tertemiz geliyoruz ama kirletiliyoruz sonradan. Çocuk sahibi olmam mümkün değil, ama maddi imkanlarım el verirse evlatlık olabilir ya da eşi ölmüş çocuk sahibi biri olabilir. Yaşadıklarımdan edindiğim tecrübelerle bilinçli bir anne olabilirim. Erkek çocuğum olsaydı ismini Yağız, kız çocuğum olsaydı Su koymak isterdim.
– Dini inancın nedir Seray?
Müslümanım. Cinsel tercihim, kimliğim ne olursa olsun bu müslüman olmamı değiştiremeyecek. Allahtan başka kimseye inanmıyorum.
– Son zamanlarda Periscope üzerinden eksik yanların üzerinden yola çıkarak bir takım saldırılara maruz kaldığına şahit oldum. Neden böyle çok saldırıda bulundular sana, neden sen?
Gündem olan her insan taşlanır. İnsanlar bir insanın canını yakarken hep eksik yanlarından vururlar. Ben travesti olmamı eksiklik olarak görmüyorum. Bu bana Allah’ın verdiği bir hediye, alnıma yazılan bir kader olduğunu düşünüyorum ve bunu yaşıyorum. İnsanlar bunu eksiklik olarak görüyorsa bu onların zihniyeti. Gündemde olan bir kadınım. Konuşmam güzel. Dürüstüm. İnsanlar beni seviyor. Bir çokları orasını burasını açarak yayınlar yapıyor bense sohbet ederek. Benim yayınlarımı izleyen aileler var. Hatta bazılarıyla yüz yüze tanışıp yemek yemişliğim de. İnsanlarda bana karşı güven oluştu. Tabii ki de bunlar hedef olmam için neden. Sevenler olduğu gibi sevmeyenler de olacaktır. Aynı işi yaptığınız ortamlarda çekememezlik hep olur. Bunu toplumdaki her insan yaşar.
BENİM SİZE NE ZARARIM VAR?
– Sana yaşamın boyunca bu tatsızlıkları yaşatan insanlara karşı bir öfken, kinin, nefretin var mı? Affettin mi onları?
Ben hepsini Allaha havale etmişimdir. Benim suçum varsa beni cezalandır, onun suçu varsa onu cezalandır demişimdir. Benim canım ne kadar yandıysa aynı şekilde yanmasını dilerim Allah’tan. Kin beslemem. Tek istediğim insanlar yalan konuşmasınlar. Dürüst olsunlar. En sevmediğim şey yalandır. Mevlana gibi kadınım. Ne olursan ol gel ama insan olarak gel, insan dışında bir varlık olarak gelme. Ne ekersen onu biçersin. Sevgi ekersen sevgi biçersin, şiddet ekersen şiddet biçersin. Sen ne verirsen karşındakine onu alırsın. Dünyada her şey saygıyla başlar sevgiyle sonuçlanır. Sen, bana bu travesti, bu iğrenç,bu engelli, bu kürt vs. diye saygısızlıkla yaklaşırsan karşındakinden saygı göremezsin. Bunların hepsi hayatın rengi deyip tatlı bir dil konuşmak varken beni cinsel kimliğimden dolayı yargılamak, kötü muamele yapmak, dışlamak neden? Ayça hanım, benim şimdi size ne zararım var? Benim travesti olmam size ne zarar getiriyor?
– Seray’ın bir günü nasıl geçer?
Her sabah duşumu yapar ve mutlaka abdestimi alırım. Kahvaltımı yaparım. Makyajımı yaparım. Çevresi vardır. Arkadaşlarıyla buluşur, kahve içer. Kakara kikiri yapar. Kuaföre gider. Akşam olur rakı içmeye giderim, sohbete giderim. Denize gitmeyi çok seviyorum. Arkadaşlarımla sohbet etmekten, birilerinin bana gelmesinden keyif alıyorum.
– Arkadaşınla bir cafe’de oturuken çat diye bir telefon geldi. Gitmek zorunda kalıyorsun doğru mu?
Hayır, öyle bir şey yok. Randevu veriyorum. Herkes randevuludur bende. Beni isteyen bekler. O beni arıyor sonuçta görüşmek için.
– Hobilerin neler?
Bir çok trans yemek yapmayı bilmez. Yemek yapmayı çok seviyorum. En güzel yaptığım yemek taze fasulye, pilav. Et yemeklerini çok güzel yapıyorum. Yaprak çok güzel sararım, küçük küçük. Bütün yemekleri güzel yapıyorum.
Yemek yapmayı nereden öğrendin? Annenden mi yoksa kursa mı gittin?
Hayır, kendi annemden yemek öğrenmedim. Arkadaşlarımın annelerinden öğrendim. İnternetten öğrendim.
– Bir kadın olarak sevmediklerin, bir erkek olarak sevmediklerin neler?
Bir kadın olarak ütü yapmaktan, çamaşır katlamaktan nefret ediyorum. Bu yüzden zengin bir koca istiyorum. (kahkahalar) Ama aşık olursam kendi kıyafetlerimi ütülemem kocamınkileri ütülerim.
– Peki, neden “Bebeksi Seray”?
Babam bebeklerimi yakıncaya kadar bebeklerle oynamaktan çok zevk alıyordum. Bebekleri seven biriydim. Çevremdekilerde “bebek gibisin, bebek gibisin” dedikleri için. Bu bir ek. Mega Star xxxx gibi.
– Sen kitap okumayı seviyor musun? Kitap okuyor musun?
Seviyorum. Birilerinin hayat hikayelerini okumayı çok seviyorum. En son John C. Parkin’in “S***tir Et” kitabını okudum. (kahkahalar) Çok psikolojim bozulmuştu bana “bu kitabı oku” dediler. O günden bugüne herkesi s***tir ediyorum dermişim. (kahkahalar) Sonrada Ayşe Kulin’ in Gizli Anların Yolcusu’nu okudum. Ayşe Kulin’in çok iyi bir yazar olduğunu düşünüyorum.
DEĞER GÖRMEK İSTİYORUM!
– Seray, belli ki bir çok şeyin üstesinden zor da olsa gelmişsin. Peki, kendini şu an yalnız hissediyor musun?
Evet, hissediyorum. Yatağa yatınca saçımı okşayacak birine ihtiyacım var. Bir erkeğin bana aşkla bakmasına ihtiyacım var. Bu saatten sonra annemin, babamın benim saçımı okşamasına ihtiyacım yok. Sevilmek, değer görmek istiyorum. Sevgiyi hissetiğim an o kadar güçlü oluyorum ki… ne zaman sevgisizlik hissetsem yanlışlar yapmaya başlıyorum. Mutsuzluk yüzüme çöküyor.
– Son olarak söylemek istediğin bir şey var mı?
İnsanlar bir levha dahi olsa mutlaka okusunlar. Bir kitap alıp okusunlar. İnsanlar okumalılar. Bu cahilliğin ve önyargıların yıkılması için okumak şart. Okudukça kelime hazinen de kuvvetleniyor. Herkes herkesi sevmek zorunda değil ama saygı göstermek zorunda. Herkes aynı renk olsa dünyanın tadı çıkmaz. Beş parmağın beşi bir değil. Cinsel kimliğimiz ne olursa olsun yaşadığımız sürece iyiyi de göreceğiz kötüyü de. İyinin değerini anlayabilmemiz için kötüyü de yaşamamız gerekiyor. Onun için ben her yaşadığım kötü şeyde ne diyorum biliyor musun? Bu benim için tecrübeydi diyorum. İyinin değerini anlamam için karşıma çıkarılan bir sınavdı diyorum. Siz de böyle bakın hayata.
Röportaj: Ayça Akın