BIRAKIN ÖZLER BULUŞSUN

Farkında mısınız son zamanlarda “sınır çizmek” ne kadar da çok empoze ediliyor insanlara. Ne kadar çok “ben değerliyim” deyip, kolayca insan siliyor ya da duvarlar örüyor insanlar. Bir de bana nasıl davranırsan, sana öyle davranırım durumu var. Kimse durup, bu cümlelerin arkasını sorgulamıyor. Bu cümleleri kurarken ya da bu tür cümlelerden destek alan bir yaşam felsefesi oluştururken ve buna da karşı tarafın sebep olduğunu söylerken kimse kendisini görmüyor, kendisinin karşı tarafa göre şekil alan biri olduğunu fark etmiyor.

Karşı tarafın hareketlerine göre şekil alan biri kendini var edememiş biridir.

Bir insanın özü sevgi ise, kaynağı gürül gürül akan bir sevgi şelalesi ise, besini sevgi ise sınırlara ihtiyaç duymaz, “ben değerliyim” vurgusuna da… Çünkü kaynağı sevgi olan kişi bilir gelip geçici olan bu dünyada çok da değerli olmadığını. Değilim, değilsin, değiliz. Hiçbirimiz değerli değiliz çünkü gelip geçiciyiz, ölüm karşısında aciziz. Ölü bedenimiz yakıldığında bir avuç tozdan fazlası değiliz. “Sen değerlisin” empozeleri ile kendimizi bir şey sanıyoruz ve buna göre ilişkilerimize yön, insanlara ayar veriyoruz. O illuzyona da kılıf buluyoruz; “Sınır Çizmek” Karşı tarafın davranışlarına göre ya o sınırları genişletiyoruz ya da daraltıyoruz, AMA KARŞI TARAFIN DAVRANIŞLARINA GÖRE! Senin ne yapıp yapmayacağını belirleyen karşı taraf, SEN DEĞİL.

Burada nasıl bir varoluştan söz edebilirsin ki? Karşı tarafın davranışlarına göre sınır çizen ya da çizmeyen, o sınırları daraltan veya genişleten bir insanı o kendisimi yaratmıştır yoksa onu yaratıyorlar mıdır?

Seni bilemem, özüm ne ise o’yum ben. Kimseye göre şekil almam, kapılarım her zaman sonuna kadar açık benim. Özümü, üzerine koyarak büyüttüğüm özümü ortaya koyabilirim ben sadece. Bunun dışında sunduklarım, sınırların ardından gösterdiklerim maskeli yüzüm olur. Özümü seven sonuna kadar açık olan o kapıdan içeri girer, sevmeyen nankörlük yaparak, vefasızlık yaparak çeşitli yok edici davranışlarla gider, girmez, giremez o kapıdan. Eh, bu da benimle ilgili bir durum değil zaten karşı tarafın özüyle ilgili bir durum. Bırakın özünüzü serbest, açın kapıları sonuna kadar. Buluşacaksa özler özgürce buluşsun, maskeler değil. Sınırlarını korumak için başta kendilerini sınırlayanlar, “ben değerliyim” deyip ona buna çizik atarak kendi değerlerini bildiğini sananlar, birilerine ayar verenler kendi yüreklerine en önemlisi de özlerine güvenmeyenler. Sevgiden beslenen yürekler yıkılmaktan, yok olmaktan korkmazlar. Nasıl ki bir şelaleyi, okyanusu kurutup yok edemezsiniz, kaynağı sevgi olanları da kurutup yok edemezsiniz. Onlar da yağmur yağdığında şelalenin, okyanusun ıslandığı gibi ıslanırlar, ama kurumazlar. Bırakın özünüzü serbest, açın kapıları sonuna kadar. Buluşacaksa özler özgürce buluşsun, maskeler değil.

Sevgiler,