CİNSELLİK YAŞADIĞIMIZ KİŞİYİ SAHİPLENİYORUZ.

Birkaç gündür sosyal medya hesaplarımda konu başlıkları açıyorum. Yapılan yorumları, gönderilen DM’leri analiz ettiğimde %85’inin bilimselliğin yakınından bile geçmeyerek öğretilmişliklerle konuştuğunu görüyorum.

Kimi ahlak kurallarından dem vuruyor kimi saygıdan kimi değerden, bir takım değerlerden…

“İNSAN” denilen varlığı dolayısıyla da kendisini özünden, doğasından gören yok. Üstüne yüklenen rollerle ortaya çıkarılan “insan” üzerinden konuşuluyor.

MONOGAM ve POLİGAM…Tek eşlilik ve çok eşlilik.

“Tek eşliliğe inanıyor musunuz?” diye sordum. Bir de instagram anketi yaptım.

Çoğu kişi %66 “EVET”, %34 “HAYIR” dedi. Gerekçeleri aynı…ahlak kuralları, saygı, değerler, vb.

Ben tek eşliliğe inanmayanlardanım!

Bu noktada hemen şunu belirteyim; bir şeye inanmamak demek onun tersini uygulayacağınız anlamına ya da tersi bir hayat tarzı benimsediğiniz anlamına gelmez! Daha yalın ve örnekleyerek ifade edersem lezbiyenlerin varlıklarını kabul ediyorum, tercihlerine sonsuz saygı duyuyorum ama bir kadın bana cinsel ilişki teklif etse kabul etmem!

İnsan türü biyolojik olarak tek eşli değil dolayısıyla tek eşlilik de doğal bir şey değil, ama bir takım evrimsel dinamiklerden dolayı geldiğimiz bireysel ve toplumsal yaşamda uğruna çaba göstermemiz gereken bir şey.

İnsan denilen varlığın en yakın tür akrabaları şempanze ve bonobolar. Anatomik yapıdan tutun da sorun çözme kapasitesine, seks yapma şeklimize ve sıklığımıza kadar benzerliklerimizin çok olduğu yapılan araştırmalarla ortaya kondu.

Şempanze ve bonoboların erkekleri dişilerine göre %15-25 oranında daha iri. İnsanlarda da öyle!

İnsan testisleri şempanze ve bonobolarınkinden daha büyük. Bunun ne anlama geldiğini biraz biyoloji bilginiz varsa siz de anlarsınız.

Şempanzelerin cinsel organı ortalama 14 cm, insan türünün erkeğinin 12 cm.

Şempanze ve bonoboların dişilerinin seks sırasında çıkardıkları ses ile insanın dişisinin çıkardığı sesler aynı.

Bonoboların fizyolojilerinde ve teorilerinde birden fazla kişiyle seks yapma var. Erkekleri tohumlarını yayma, dişileri bağ kurma amacıyla seks yapıyor. İnsanların da erkeğinin, dişisinin fizyolojisinde ve bilinçaltında aynı amaç var.

Seks yaparken yüz yüze bakan sadece iki canlı türü var; bonobolar ve insanlar!

İnsan türünün tek eşli olmasının doğal bir şey olmadığının en basit kanıtlarından bazıları bunlar. Daha fazla kanıt ararsanız internette yığınla kaynak, belgesel bulursunuz.

Ayrıca;

M.Ö. 300.000 – 10.000 arasında yani toplumlar dışarıdan etkilenmeden önce yaşayan atalarımız eşlerini paylaşırmış.

Naskapi yerlileri böyle yaşarmış, onlara sormuşlar;

“Eşlerinize bu kadar özgürlük tanırsanız, taşıdığı çocuğun sizden olduğunu nasıl anlarsınız?”

Yerlinin verdiği cevap kaydedilmiş.

“Mantıksızsın. Siz Batı’lılar kendi bedeninizin çocuklarını seversiniz, ama biz tüm kabilenin çocuklarını severiz”

Bana kalırsa bireysel, toplumsal, sosyolojik çok derin anlamları olan sorgulatıcı bir cevap.

Buradan şu anlam çıkıyor; o zamanlarda toplumsal ebevynlik varmış, bir kadına çocuklarına da birlikte olduğu tüm erkekler sahip çıkarmış yani poligam varmış. Çok eşlilik!

Bariler’de de böyleymiş.

Peki, ne oldu da monogam – tek eşlilik ortaya çıktı?

12 bin yıl önce “insan” tarımın hayatlarına girmesiyle çifçiliği öğrendi. Bu mülkiyet hakkını doğurdu. “Yabancıya gitmesin” mantığı gelişti bu da avcı temelli erkekler arasında rekabeti başlattı. Rekabet zamanla başka alanlara da yayıldı. Erkek, bir yerden sonra “bu benim kadınım” diye kadını sahiplenmeye de yaptırımlara da başladı.  

Şimdi bir nebze de olsa günümüze kadar gelen, ortaya çıkarılan faktörlerle yapılan sosyolojik ve bireysel evrimi anlayıp detaylandırabiliyor musunuz?

Linç yaklaşımıyla ateşli şekilde ahlak kurallarından, saygıdan, değerden, bir takım değerlerden dem vurarak tek eşliliğe inananlara, savunanlara, “tek eşlilik yoktur” diyenleri topa tutanlara soruyorum;

  • “Tek eşlilik” denilince neden sadece aklınıza sevgiliniz, eşiniz, duygusal bir ilişkide tek eşlilik geliyor?
  • İnsan tek eşli bir varlıksa o zaman sevgilimiz, eşimiz için kullandığımız “Ayy ben onu kimseyle paylaşamam” cümlesini arkadaşlarımız için de kullanmamız gerekmez mi? Şayet bu tek eşlilik denilen şey yani monogami varsa ya da olması gereken tek eşlilikse o zaman arkadaşımızın bir tane, arkadaşlarımız için de bizim “tek” olmamız gerekmez mi?

Hiçbirimizin ne bir tane arkadaşı var ne de arkadaşlarımız için biz tekiz! Hatta “olur mu canım öyle şey” dediğinizi de duyar gibiyim.

  • “Arkadaş” söz konusu olunca tek eşlilik olmuyor da “sevgili”, “eş” söz konusu olunca neden illa tek eşlilik?

    Tek eşliliğe inanıp bunu bir takım kavramlar altında öğretilmişlikleriyle savunanlar o zaman hiç aldatılmayacaklarına da kendilerini salt inandırmış durumda.

Demek ki bir yerlerde fark yaratan bir şey(ler) oldu, bir şey(ler) var.

BİZE ÖĞRETİLENLER!

Eşlerini paylaşan kabilelerden, “seninle yattıysak evlenmemiz gerekir” bilincine…

Cinsellik yaşadığımız kişiyi sahipleniyoruz! Cinselliğe çok anlam yüklüyoruz! Biriyle bedensel bir şey paylaşırsak sonunda ilişki, evlilik bekliyoruz.

Çünkü öyle öğretildik!

Bir kadın bir erkek tarafından ilgi görse bir ay sonunda “biz neyiz?” sorusu geliyor, “sevgiliyiz” cevabını alırsa ikinci ay erkek kuyumcunun önünden geçiriliyor, kadın gelinlik, düğün mekanı bakmaya başlıyor.

Bir erkek bir kadınla kahve içtiğinde kahve gibi basit bir sosyal aktivitenin sonunda adamı çıplak görmeniz hiç uzak bir ihtimal değil. – Günün sonu iyi bir seksle bitmeli

Şimdi size bir soru, düşünün bakalım;

Doğal olan, doğamızdan gelen şeyleri bile doğallığından çıkarıp çeşitli normlarla kalıplara sokup kategorize eden, bir takım kılıflara uydurup ona göre şekil alıp yaşayan primat türü hangisi?

Sevgiler,
Ayça Akın
Instagram : aycakn
Twitter : aycakn