MUHTAÇ OLDUĞUN DEĞER MEME UÇLARINDA MEVCUTTUR!

Kişisel gelişim, iletişim, psikoloji konularıyla yeni yeni tanıştığım, eğitimlerini almaya başladığım dönemlerde çok çatışmalar yaşadım dış dünya ile. “Nasıl ya, kabak gibi ortada olan gerçeği nasıl görmez…” diye sorgulamalarım, isyanlarım hatta ağlama nöbetlerim çok olmuştur. Bir gün bu konularda benden çok ileri seviyede olan mentor bir arkadaşımı aradım salya sümük, bana şöyle dedi;

“Bir şeyi anlamıyorsun sen, karşındaki herkesi kendin gibi algı seviyesi yüksek sanma. Ne anlatacaksan bir salağa anlatır gibi anlatmalısın karşındakine

O gün ona, nasıl insanları aptal yerine koyabilir diye çok kızmıştım.

Haklıymış!

Eğitimlere devam ettikçe, okudukça, araştırdıkça, keşfettikçe herkesin anlama kapasitesinin aynı olmadığını, olamayacağını ben de anladım.

Bu yüzden ben de bu yazımı BAZILARI İÇİN oldukça yalın, kelime kalabalığı yapmaktan kaçınarak yazacağım.

Nasıl, nereden başlanır onu bilmiyorum aslında. O kadar çorba haline gelmiş bir durum…

Süresiz nafakanın süreli olması gerektiği konuşulmaya başlandığından beri bir feminist-lik çığırtkanlığıdır gidiyor. Bir cinsiyetin tarafında olmayıp “cinsiyet eşitliği olmalı” dediğinizde ya “kadın düşmanı” ilan ediliyor ya da “siz Türkiye’de yaşamıyorsunuz galiba…” vb. laf sokmalarla dünyadan bihaber olan cahil insan muamelesi görüyorsunuz.

Bunlara sıkça maruz kalanlardan biri de benim.

Her zaman söylediğim bir şey var; önce kadını eğitmeli. Çünkü bilinçli kadın yönetilmez, yönetir! Seçilmez, seçer! Susturulamaz, söz sahibi olur!

Farkındalığı olmayan ya da düşük olan ve gelişmek için çabalamayan kadın günden güne SÖZDE feministlerin kurbanı oluyor. Feministlik gibi önemli bir kavram da kendi aralarında karşı cinse söverek, birbirlerini gaza getirerek kendisinin feminist olduğunu sananların elinde anlamından uzaklaşıp ucuzlaşıyor. Ben ve benim gibi “cinsiyet eşitliği”nden yana olan bunu savunan yazarlar, insanlar da genelde “kadın düşmanı” ilan ediliyor.

Soruyorum önlerine konulan her fikri kendi akıl süzgeçlerinden geçirmeden kabul edip insan yaftalayan, laf sokmaktan başka bir becerisi olmayanlara;

Ben ve benim gibiler, bizler hemcinslerimizi “bul zengin bir koca ne çalışacaksın…boşan, al nafakayı ne çalışacaksın…” diyerek koca peşine düşmesi için teşvik etmek yerine önce kendi ayakları üstünde durup az ama çok kendi hikayesini yazması için teşvik ettiğimiz için mi kadın düşmanı oluyoruz?

Ben ve benim gibiler, bizler sırf kadınız diye hemcinslerimizi pohpohlamak yerine hemcinslerimiz kendi değerini kendisi kendi eliyle düşürmesin, yaptığı hataları görsün, görsün ki fark etsin ve kendi gücünü eline alsın, kendi gemisinin kaptanı olsun diye kadın cinsiyetinin yaptığı hataları ortaya koyduğumuz için mi kadın düşmanı oluyoruz?

Ben ve benim gibiler, bizler ataerkilliğin hakim olduğu toplumumuzun kadınlarına; “ey hemcinsim, ey kadın(lar); az ya da çok kendi hikayeni yaz kimseye ihtiyacın yok! Ataerkillik kendi hikayesini yazan kadınlar arttıkça erir!” dediğimiz için mi kadın düşmanı oluyoruz?

Ben ve benim gibiler, bizler “Yine Erkek Şiddeti”, “Kadınlar Öldürülüyor” vb. cinsiyetçi başlıklara, haberlere “Şiddetin Cinsiyeti Olmaz.”,”Şiddet cinsiyetler üzerinden çözülemez kavramın kendisi dönüştürülebilir” dediğimiz için mi kadın düşmanı oluyoruz?

Ben ve benim gibiler, bizler “kadının haklarını, kadını savunurken erkeğin haklarını da erkeği de  görmezden gelemeyiz” dediğimiz için mi kadın düşmanı oluyoruz?

Ben ve benim gibiler, bizler “kadın hakkı savunmak bir cinsiyeti pohpohlayıp diğer cinsiyeti tü kaka ilan etmekle olmaz” dediğimiz için mi kadın düşmanı oluyoruz?

Ben ve benim gibiler, bizler kadın, erkek demeden sadece “İNSAN” dediğimiz kadın hakkı, erkek hakkı demeden sadece “İNSAN HAKLARI” dediğimiz, kadın veya erkek tek bir cinsiyetin tarafında olmadığımız için mi kadın düşmanı oluyoruz?

Ne dersek ben ve benim gibi “cinsiyet eşitliği”ni savunan kadınları (!) “kadın düşmanı” ilan etmekten vazgeçersiniz?

Mesela şu nasıl;

Ey hemcinsim, ey kadın(lar); zengin koca bul, çalışmayıp, üretmeden evinde otur, pasif, yönetilen bir kadın haline gel, daima bir erkek kahraman ara, bul ve sırtını ona yasla, hep birilerinin seni kurtarmasını bekle, “süresiz nafaka” adı altında resmi olarak da yollarının ayrıldığı, hayatından çıkmış gitmiş bir erkeğin cebine, parasına bağlı ol. Olur da sevgilin/eşin senden ayrılırsa “Allah belasını versin, erkek milleti işte hepsi aynı bok” mottosuyla burnundan fitil fitil getir, donuna kadar al. Şiddet gördüğünde kapına gelen polise “şikayetçi değilim” de, şiddeti kabullen ama meme uçlarınla baş kaldırarak haklarını da ara, savun.

Ey kadın; muhtaç olduğun ihtiyacın olan hak, adalet, eşitlik, değer, zekanda değil meme uçlarında mevcuttur!

Sevgiler,
Ayça Akın
Instagram : aycakn
Twitter : aycakn