Son zamanlarda çok konuşulan süresiz nafaka konusu çok şeyi sorgulatıyor bana. Mesela insanların nasıl bu kadar öğretilmişliklere, dogmalara teslim olabildiklerini, kendilerini tanımamalarını, kendilerinden korkmalarını…dehşete düşüyorum!
Evet, kendilerinden korkuyorlar! “Korkuyorlar” diyorum, yani üçüncü şahıs kullanıyorum yani kendimi bu çoğunluğa dahil etmiyorum çünkü ben kendimi tanıyorum!
Bundan korkuyorlar; “BEN KENDİMİ TANIYORUM” demekten çok korkuyorlar!
Kendini tanımayan, “Ben Kendimi Tanıyorum” diyemeyenler “Büyük Konuşma”, “Büyük Konuşmayayım” diyor.
SÜRESİZ(!) nafakaya karşıyım! Bu işin SÜRESİZ(!) oluşuna karşı olduğumu, insan haklarına aykırı olduğunu açık açık düşüncelerimle paylaşıyorum.
Geçen bir hemcinsim bütün iyi niyetiyle bana pek güzel bir dilekte bulunmuş;
“İnşallah evlenir, boşanır, nafakaya muhtaç olursun!”
Öncelikle şunu soruyorum;
“Aşık olmak” salak olmayı gerektirir mi? Her aşık olanın gözü kör olmak zorunda mıdır?
Bana göre gerektirmez!
Kendini tanımayanlar tercihlerinin sorumluluğunu almaz da bu masalın ardına saklanır, ilişki yaşadığı sürece başına gelen tüm olumsuzlukların suçlusunu da “aşk” ilan eder.
Çünkü o AŞKTAN(!), çok sevmekten kör olmuştur, ne de olsa gerçek aşkın kimyası budur; aşkın gözü kördür!
“Çok aşıktım, çok sevdim!”
“Aşkım için fedakarlık yaptım, savaştım!”
“Aşkım için emek verdim!”
Fedakarlıkları yapan o’dur ama suçlu hep karşı taraftır! Çünkü aşık olan, gözlerini her şeye kapatarak aşkın hakkını veren o’dur, çok aşık olmaktan gözü kör olmuştur!
“İnşallah evlenir, boşanır, nafakaya muhtaç olursun!” gibi tüm iyi niyetiyle güzel dilekler de bulunanlar ve aşktan gözü kör olanlar; sizinle benim farkımız var!
Ben değil nafakaya, birilerine muhtaç olmamak için 13 yıldır çalışıyorum.
Benim çalışmama izin vermeyip beni eve kapatacak adam da benim evlenebileceğim biri değil.
Eğer olur da o iyi niyetli dilekleriniz yerini bulur evlenir ve boşanırsam(!) nafaka talep etmeyeceğim. Hayatımda istemediğim ya da beni hayatında istemeyen bir adamın parasını da istemeyeceğim. Çocuk için de talep edeceğimi pek sanmıyorum çünkü sorumsuz, karakter yoksunu, değerleri olmayan bir adamı hayatıma almayacağımı, böyle biriyle evlenmeyeceğimi, beş dakikalık zevk uğruna ya da “ayyy…kaza ile oldu, Allah verdi ne yapalım” salaklığı ile çocuk yapmayacağımı biliyorum. Büyük konuşmuyorum, ben kendimi tanıyorum.
İşte sizlerle farkım bu; BEN KENDİMİ TANIYORUM!
Bir insanın kendini tanıması demek ne istediğini ne istemediğini, neyi sevip neyi sevmediğini, ne beklediğini ne beklemediğini, nasıl mutlu olup olmadığını, neleri tolere edip edemeyeceğini bilmesi demektir. Kendini tanıyan kişi de seçimlerini buna göre yapar ya da yapmaz!
Aşık olmak güzeldir ama salak olmayı gerektirmez.
Bu yüzden ne aşklarımı ne de cinselliğimi kör yaşıyorum ben. Benim aşklarımın gözü kör değil. Görüyor! Çünkü ben görüyorum! Aşk benim içimde başlayan, var olan, büyüyen, biten bir şeyse gören ya da görmeyen de benim. Aşkın kendisi değil.
Yanlış seçimlerim olmuyor mu, elbette oluyor hem de en şahanesinden! Ama yanlışı hissettiğim, gördüğüm an “bir dakika burada ters bir şeyler var sanki, bir yanlış var” deyip dönmeyi biliyorum. Çünkü neyi isteyip neyi istemediğimi biliyorum!
Dedim ya, ben kendimi tanıyorum!