DUYDUNUZ ZİLİN SESİNİ…

Güne nasıl başlarsan öyle gider, bu yüzden sabah ritüelleri oldukça önemlidir ve düzenli uygulama gerektirir.

Düşünülenin aksine sabah erken kalkmak insanı daha dinç ve daha enerjik yapar. Benim günüm hafta içi sabah 06:00’da başlıyor. Saatin alarmını özellikle uyanmam gereken saatten on beş dakika öncesine kuruyorum ve bu on beş dakikayı ritüellerime ayrıyorum.

Alarmın sesini duyar duymaz yaptığım ilk ritüel şükür ritüeli. Yataktan çıkmadan ve zihnim tamamiyle açılmadan ve ego uyanmadan gözlerim kapalı şekilde 21 kere, “Allahım sana sonsuz şükürler olsun, her şey için teşekkür ederim” diyorum. Ardından o günümü mutlu kılacak bir şey yaşamak için meleklerimi de ritüelimin içine dahil ediyorum. İlk ritüelimin hemen ardından yedi kere “Allahım ve sevgili meleklerim, şimdi burada benimle olun ve bugün bana beni çok mutlu edecek bir şey yaşatın” diyorum. İmajinasyon yok, zihni zorlamak yok sadece içsel hissediş ve sözlü ifadeyle. Bunu sabah ve gece yatınca düzenli uygulamanın hayatıma getirdiği bereketi, huzuru ve bolluğu size anlatamam. Tüm işlerimin su gibi akması ve istediğim gibi sonuçlanması da işin kaymağı.

Yataktan somurtarak çıkmayın, o dakikalar günümüz ve o günkü zihinsel yapımızı ve çevreye yayacağımız enerjimizi kodlamak için çok çok önemli. Güne nasıl başlarsanız öyle gider. Ben buna “gözlerini nasıl açarsan, güne öyle bakarsın” diyorum. Gülümsemek şart değil, tabi yapabilirseniz ne ala ama en azından nötr bir zihinle çıkın yataktan.

Ben sabah kalkar kalkmaz yüzünü yıkayanlardan değilim, bazı konularda sıradanlığın dışına çıkmak beni mutlu ve daha motive ediyor. Bu iki ritüelimin ardından soluğu ya laptob’umun ya da telefonomun yanında alıyorum. Maillerimi şöyle bir gözden geçiriyorum, cevaplama işini ise sonraya bırakıyorum.

Uzun bir süredir sağlıklı beslenmeye dikkat ediyorum. Çok özel uygulamalarım yok, açıkcası bunun için kasmaya da hiç niyetim yok. Aç karnına yarım limonu kafama dikip, bir çay kaşığı kırmızı biber ya da isotu’da ağzıma attıktan sonra iş için hazırlanıyorum.Bunu akşamları da tekrarlıyorum. Makyaj olayıyla aram yok bu yüzden günlük hijyen bakımlarımı yapıyor ve evden çıkıyorum. Evde kahvaltı etme olayım tamamiyle keyfime bağlı. Canım isterse evde, canım isterse ofise geldiğimde yapıyorum. Kasmıyorum!

Gün içinde bol bol gülümsüyorum. Günün getirdiklerinin mizah tarafını görmeyi tercih ediyorum. Böylece sorunlar sorun olmaktan çıkıp benim için bir eğlence aracına dönüşüyor.

Şunu aklınızdan çıkarmayın; her şey sizin yüklediğiniz anlamlarla anlam bulur. Sizin yüklediğiniz anlamlarla iyi – kötü – güzel – çirkin – zor – kolay olur.

Gün içinde kararsız kaldığım durumlarda, “canım şu an ne yapmak istiyor ya da canım şu an ne yapmak istemiyor” sorusunu kendime soruyorum. Aldığım cevabı mutlaka uyguluyorum ve bu enerjimi fazlasıyla yükseltiyor. Çünkü içsel uyarılar, yönlendirmeler asla yanıltmaz! İş hayatında tabiiki bu pek mümkün olmayabiliyor zaten burada bahsettiğimde bireysel yaşam.

Yine gün içinde mutlaka ama mutlaka beni motive edecek sözler, alıntılar, yazılar okuyor, böylece günün koşturmacası içinde unuttuklarımı kendime hatırlatıyorum.

Akşamları mutlaka gevşeme meditasyonu yapıyorum. Vücudumu olduğum yerde en az yedi kez serbet bırakıyorum. İnanılmaz bir hafifleme sağlıyor bu ve o günün tüm enerjisel yüklerini bir anda sıfırlıyor.

Unutmayın; esneklik en büyük motivasyondur! Kişisel hayatınızda ve de günlük yaşamınızda iki bilemediğiniz üç değişmeziniz olsun geri kalanı spontane yaşayın. Ne kadar çok değişmez sahibi olur, kurallarla veya sıralı bir günlük yaşam edinirseniz o kadar boğulur ve rutine bağlarsınız. Bu da size sandığınız gibi sağlıklı, huzurlu bir yaşam değil aksine sizi küçülten, enerjinizi bloklayan bir yaşam sahibi olmanıza sebep olur.

Sevgilerimle
Ayça Akın
www.aycaakin.com
www.motivasyonatolyesi.com
www.instagram.com/aycakn
www.twitter.com/aycakn